top of page
kirmizicantaliavukat

ANAYURT OTELİ - YUSUF ATILGAN




YORUMLAR:


Yusuf Atılgan'ın Zebercet isimli ana karakteri üzerine kurulmuş olan ilginç bir konu işleyen eserde, ana karakterin içinde yaşadığı duygusal buhranları, psikolojik sorunları ve toplumun genel sorunlarının farkındalığını gösterebilmek için otel gibi kamuya açık ve en iyi müşahede mekanlarından birisi tercih edilmiştir.


Eserde tercih edilen mekanın da etkisiyle hem Türk insanının günlük yaşayışı, hem ülkemizin birtakım konularda kültürel ve dini yaklaşımlarının altında yatan birtakım gerçeklerin gözlemlenmesine vesile olunmuştur. Eser bir yandan o dönemde kadının da toplumdaki yerini göstermek adına kitap boyunca adı dahi belirtilmeyen Ortalıkçı Kadın karakteri, kadının toplum gözünde saygıdeğer bir meslek sahibi olamadığı ve çocuk sahibi olamaması sebebiyle de toplumda sahipsiz bırakılmasını işlemektedir. Zebercet tarafından tecavüze uğrayan ve en sonunda Zebercet'in psikolojik sorunları sebebiyle bir anda kadını boğarak öldürmesi kısmı da dahil olmak üzere günümüzde kadınların çalışma hayatına daha fazla adapte olarak bu durumların yaşanmasının öne geçilmesi ile toplum üzerinde bu konuda önemli eğitimler verilmesi gerektiği akla geliyor.


Bununla birlikte Zebercet'in kadını öldürüp onu otelin gizli bir odasının altında saklaması ve aklına sürekli kadının ölüsünün gelmesi ile suçluluğunu tekrar tekrar yaşaması en sonunda akli melekelerini tamamen yitirme noktasına gelmesine sebep oluyor. Kitabın sonunda da kendisini asmaya çalışması ile eser sona eriyor. Ancak kitabın son cümlesi bu teşebbüsün neticelenmesi hususunda okuyucuda büyük bir şüphe bırakıyor. Çünkü ipi astığı tavanın diğer odadaki tavan gibi çökmesinin an meselesi olduğu belirtiliyor. Böyle bir durumda notlardaki son kısım gibi, acaba Zebercet ölmeyi mi yoksa kapıda onun için geldiği tahmin edilen polislerin eline geçmeyi mi tercih ederdi? Burası da okuyucuya bırakılan önemli bir cevap gibi gözüküyor. Diğer taraftan bu kısımda ifade edilen özgürlüğün dayanılabilecek seviyede olmaması ise, diğer milletler ile birlikte kendi ülkemiz bakımından demokrasi kavramının gerçek manada idrak edilmesi bakımından önemli bir mesaj ihtiva etmektedir. Yazar bu cümlesiyle, topluma özgürlüğün temel bir haktan daha fazlası bir lüks olduğunu ve bunun farkında olunarak yaşanıldığı takdirde insanın faziletine uygun bir hayat geçirilebileceğini belirtmeyi tercih etmiş gibi gözükmektedir.


Toplumsal olarak, ülkemizin geçtiği merhaleleri kronolojik bir sıra ile incelemek için Türk klasiklerini okumak her zaman faydalı olmuştur. Bu eser de, diğer Türk yazarlarının kaleme aldığı Cumhuriyet dönemi eserleri gibi; ülkemizin yaşamış olduğu kültür değişimleri sonucunda başına gelen sorunları ele alan biraz didaktik ancak çoğunlukla da satirik bir eser olarak kendisini göstermektedir.


NOTLAR:


  • Yeryüzünde canlı kalmanın bir bakıma suç işlemeden olamayacağını bilmeyen, kendilerini suçsuz sanan insanlardan çekiniyor, utanıyordu.

  • Zebercet: "Ne ölüyüm ne sağım"...

  • Bedenin dayanma gücünü zorlamak da bir çeşit kendini öldürmek değil miydi?

  • Yorumlar, nedenler önemsizdi; kesin değildi. Önemli olan insanın edimleriydi. Değişmez tek bir kesinlik vardı insan için: Ölüm.

  • Bir oteli yönetmekle bir kurumu, geniş bir işletmeyi yönetmek aynı şeydi aslında. İnsan kendini, olanaklarını tanımaya, gerçek sorumluluğun ne olduğunu anlamaya başlayınca bocalıyordu, dayanamıyordu.

  • İpi boynundan çıkarabilir, bir süre daha bekleyebilir, kaçabilir, karakola gidebilir, konağı yakabilirdi. Dayanılacak gibi değildi bu özgürlük. Ayaklarıyla masayı itip aşağıya yuvarladı; bir boşluğa düşerken durdu. Gözleri, ağzı açık, bacakları gerilerek, çırpınarak sallanırken kollarını kaldırıp başının üstünden ipi tutmaya uğraştı. (Ne oldu? Yapmayı unuttuğu bir şeyi mi anımsadı birden? ya da yeryüzünde tek gerçek değerin kendisine verilmiş bu olağanüstü yaşam armağanını korumak, her şeye karşın sağ kalmak, direnmek olduğunu anladı giderayak? Yoksa bilinçsiz canlı etin ölüme kendiliğinden bir tepkisi miydi bu?)... Yukarıdan sallanırken tahtaya sürtündüğü yerden ip çıtırdadı...


DEĞERLENDİRME:


Konu: Zebercet isimli ana karakterin dedesinden kalan oteli işletmesi esnasında hayatındaki boşluğu doldurmak isterken psikolojik sorunlarının etkisiyle intihar girişiminde bulunması konu edilmektedir.


Üslup: Yazarın üslubu, genel manada kısa ve yalın cümlelerin birleşimi ile meydana gelmiştir. Hatta günlük dilin kullanılması sebebiyle argo ve küfürlü tabirlere de eserde yer verilmiştir. Bu yönden kültürel bir ayna ve realist bir eser olarak gözükmektedir. Fakat, kimi zaman hikayenin özüne ters biçimde detaylı betimlemeler gerçekleştirilmesi ve ana karakterin zihinsel sorunları sebebiyle aklından geçen bağlantısız hatıraları gündeme getirdiği bölümlerde okuyucunun dikkatinin dağılması söz konusu olabilmektedir.


Özgünlük: Konusu ve yaşanan olay örgüsünün farklılığı tam olarak özgün denilemeyecek seviyede olsa da, işleniş bakımından özgün eserlerden birisi olduğunu göstermektedir. Belki de ülkemizin birçok yerinde çok daha sıra dışı ve trajik hadiseler yaşanmıştır. Ancak eserde sıradan sayılabilecek bir konu ile, belirtilmek istenen birçok farklı mesaja dikkat çekilmiştir.


Karakter: Ana karakter Zebercet'in üzerinden kurgulanan eserde, diğer yan karakterler, yeri geldiğinde kısa bir şekilde ve olay örgüsünde fazla önem teşkil etmeyecek biçimde kullanılmıştır. Yalnızca, Baytar'ın köyden arkadaşlarının iple Zebercet'i bağlamalarına giden havlu olayı, Ortalıkçı Kadın’ın başına gelen hazin olaylar ve albay denilen kişinin insan kaçakçısı olduğu sonradan ortaya çıkarak yan karakterler tarafından konu ile bağlantılı olan ana fikirlerin tesir etmesi için katkı sağlanmıştır. Fakat tüm bu tesirler yazar tarafından, yine Zebercet'in iç dünyasında işlenmek üzere ele alınmıştır.


Akıcılık: Üslup bakımından olumlu bir etki olsa da, kimi yerlerde fazla betimleme kullanılması ve yazarın iç dünyasının karmaşıklığına dikkat çekilmek isterken dikkat dağıtıcı olaylara değinilmesi kitabın başlangıç kısımlarının durağan olmasına sebep olmuştur. Bu sebeple eserin genel manada sürükleyici olmasını engelleyen önemli bir etmeni mevcuttur.


Genel: Yukarıda belirtilen kriterler uyarınca 10 üzerinden gerçekleştirilen değerlendirmede:


Konu: 8

Üslup: 7

Özgünlük: 7

Karakter: 8.5

Akıcılık: 6.5


olmak üzere, eserin genel ortalaması 7.4 puandır. Çok yüksek bir puan olarak gözükmese de, konusu ve ihtiva ettiği birtakım toplumsal mesajlar sebebiyle geçmişe ışık tutmak isteyerek geleceğini aydınlatmak isteyenlerin incelemesi gereken bir eserdir.


(*) : Notlar başlığındaki bütün kısımlar:

ANAYURT OTELİ

Yazar: Yusuf Atılgan

Yayınevi: Can Yayınları

kapakta kullanılan fotoğraftaki kitaptan alıntı olarak kullanılmıştır.

コメント


bottom of page