top of page

ARAŞTIRMA TEKNİKLERİ - ÜMİT ŞİMŞEK

kirmizicantaliavukat


YORUMLAR:


Yazar Ümit Şimşek tarafından kaleme alınan ve oldukça değerli bir eser olan kitapta, araştırmanın teknikleri ile birlikte günlük hayatımıza yön vermemizi de kolaylaştıran birtakım mesajlar verilmektedir.


Araştırma ve yazma eyleminin ilk aşamasından sonuna kadar geçen süreci oldukça detaylı ve yeri geldiğinde işin tekniğine dahi değinerek anlatan yazar, dikkat edilmesi gereken başlıkları genel olarak 9 başlıkta toplamıştır. Bu başlıklarda öncelikle araştırmaya başlarken nasıl zaman ayırılacağından, bu çalışmaların tasnif edilmesi aşaması ile birlikte son kısımda yazıya geçirilme safhalarına detaylı bir şekilde değinilmiştir. Bu anlatımı gerçekleştirirken de, eserdeki mesajını adeta desteklercesine hem gereksiz kelime öbeklerinden kaçınmış hem de vermek istediği öğütleri net bir dille okuyucuya aktarmayı başarmıştır.


Eserin konusu itibariyle daha sınırlandırıcı bir tür olarak değerlendirilebilmesi mümkün olsa da, araştırmacılar için belirtilen tavsiyelerin esasında daha genel bir kapsama da sahip olduğu dikkat çekmektedir. Bu konuda özellikle bir bölümde hızlı okumadan bahsedilmesi, bütün okuyucular için bu hususun ne kadar önemli olduğuna değinmektedir.


Yine eserin başında, zamanın planlanması ve kullanılması konusunda da önemli mesajlar içeren eser, bu yönüyle herkesin hayatındaki belirli rutinleri bir düzen haline getirip, disiplinli bir planlama ile bütün mesleklerde başarının sırlarından birisini örneklendirme yöntemiyle açıkça ifade etmiştir.


Eser, genel manasıyla tetkik edildiğinde, her türden yazarın faydalanabileceği bir kaynak olarak görülmekte ve hatta bazı gazetecilik nüanslarına da değinmekle bu alana ilişkin de önemli konulara değinmeyi başaran bir kılavuz mahiyetindedir. Her yazar tipine ilişkin dahi değerlendirmeler sunan yazar, yazarların da kendi karakterlerine göre yazma işinde kendilerini nasıl geliştirebileceklerine ilişkin önemli ipuçları vermektedir.


Yine dikkati çeken bir diğer nokta olarak kitabın toplam 9 bölümden oluşmasına karşın yazmayla ilgili yalnızca bir bölümle yetinilmesidir. Bu konuda da yazarın, eserin başından itibaren önemli olanın doğrudan oturup yazmadan okuma ve araştırma tekniklerine tam olarak hakim olunması gerektiğinin bir başka ifadesi olarak değerlendirilebilir.


Yazıldığı dönem düşünüldüğünde şu an çıkan birçok güncel araştırma kitaplarına da ders mahiyetinde olduğu anlaşılan eserin, eski bir kopyası ile bu eseri okuyabilmekse genel yorumlarıma ek olarak büyük bir zevkle eklemem gereken bir başka noktadır. Hem yazıldığı dönemin kullanılan kelimeleri, hem de eserin antika görünümü, benim için kitabı olduğundan daha farklı bir yere taşıyan bir unsurdur.


Kısaca sonuçlandırmak gerekirse, eser, roman okuyucuları ve diğer okuyucular için ilgi çekici bir nitelik ihtiva etmiyor gibi gözükse de bahsetmiş olduğu tekniklerden hem gerçek anlamda yazanlar hem de gündelik çalışma hayatında birtakım araştırma görevleri edinen kişilerin de faydalanabileceği bir kitaptır. Böylece özellikle yazarlar ve yazar adayları için kesinlikle incelenmesi gereken bir eser olduğunu belirtmekle birlikte, herkesin gündelik hayatında yapmış olduğu yazılı görevleri daha layıkıyla yerine getirebilmek için incelemesi gereken bir eserdir.


NOTLAR(*):


1. Birtakım bilgilerle mücehhez olmak, bu bilgiler hafızada ne kadar sağlam şekilde yerleşmiş olursa olsun, insanın bir anda mükemmel bir araştırmacı hüviyetini kazanmasına yetmez.

2. Rudyard Kipling “İstediğiniz bir şeyi elde edememişseniz, bu, ya o şeyi ciddi şekilde istemediğinizin, ya da fiyatı üzerinde pazarlığa kalkmış olmanızın işaretidir” demiştir.

3. Batılılaşma hevesi içimize düştükten sonra eğitim de bütünüyle taklide yönelmiş, tahkikle bir alakası kalmamıştır. Gaye araştıran, yeni bilgiler peşinde koşan ve her bilgiyi suale tabi tutan nesiller değil, muayyen telkinleri aynen benimseyen tek tiğ insanlar vücuda getirmektir. Robot yetiştirmekle vazifesini yerine getirdiğini sanan bir eğitimde sual sormaya ve araştırmaya yer olmadığı gibi yeni bilgilere de ihtiyaç yoktur. DNA’nın protein sanıldığı devirlerde yazılmış kitaplarla biyoloji öğretmek bu sistemde ayıp sayılmaz.

4. Evrim teorisi ile alakalı bir sual sormaya teşebbüs edecek talebinin alacağı cevap aşağı yukarı aynıdır “Sınıf geçmek istiyorsan kitapta yazılanı belle, yoksa sen bilirsin…”

5. Merakınızı ve suallerinizi bir mana ifade eden hedeflere yöneltin.

6. Kabiliyetim yok diyerek işi başından kestirip atan birçok kimsenin hali, kendisine bahçesinde küpler dolu altın gömülü olduğu söylendiği halde toprağı eşelemek zahmetine katlanmayıp da ömrünü sefalet içinde geçiren kimsenin halinden fazla farklı değildir.

7.Başkaları yapsın, daha iyisini yapanlar var, bana ihtiyaç yok”. Bunlar, kendimizi dünyada fuzuli bir varlık olarak ilan etmekten başka manaya gelmeyen beyanlardır.

8. Evet, en iyinin peşinde koşmak, iyiden fedakarlık etmektir. Fakat iyilerle iktifa etmeye çalışmak da, daha iyinin yolunu tıkar. Gayreti hayalperestlikle, gerçekçiliği de himmetsizlikle karıştırmamalıyız.

9. Muayyen bir miktar monotonluk hayat için şarttır. Monotonluktan devamlı olarak kaçmaya çalışanlar, kendilerini bir canlılık kaynağından mahrum bırakırlar. Zira güneşin her sabah doğuşundaki monotonluktur ki, değişikliği mümkün kılar.

10. Mary Roberts Rinehart’ın dediği gibi “İnsanları doğru dürüst bir hayat yaşamaktan alıkoyan şey zaman yokluğu değil, tamamen zaman israfıdır”.

11. Günde yaklaşık iki saati boşa akıp giden bir kimsenin bir yıl içinde heba olan zamanı ise toplam 700 saati aşar. Bu da aşağı yukarı bir yabancı lisan öğrenimine yetecek zamandır.

12. Mesele zaman bulmaktan ziyade, mevcut zamanı değerlendirebilmektedir. Zamanlarını değerlendirebilenler için, günlük işler ne kadar kesif olursa olsun, araştırmaya ve yazıya ayrılacak zaman bulmak imkansız değildir.

13. Zorluk, murakabe yokluğundan doğar. (Murakabe: Denetim, gözetim) Fikri çalışmalarda disiplini sağlayacak olan, dahili murakabedir. Murakabenin en tesirlisi dahili olanıdır. Yapılanlara sadece dıştan bakarak hüküm vermek hatalı olur. Mesela, belli bir kitabı okumak için ayrılan iki saatlik vakti, kitap elde olduğu halde boşu boşuna geçirmek, okuyorum zannıyla hayal aleminde mutlu gezintiler yapmak mümkündür. (Teksif: yoğunlaştırma, sıklaştırma)

14. Sabah gözünüzü açtığınız dakikadan itibaren akşam yatışınıza kadar, yaptığınız her türlü işi, saat ve dakikasıyla not edin.

15. Faaliyetlerinizin karşısına bir mülahazalar hanesi açın. Bir kısım faaliyetler için bu hanenin doldurulması, değerlendirme safhasında size yardımcı olacaktır. Mesela, saat 20.00-21.30 arasını kitap okumakla geçirmişseniz, mülahazalar hanesine, okuduğunuz kitabın adını ve kaç sayfa okuduğunuzu ilave edin. Televizyon seyretmişseniz, programın cinsini ve program hakkındaki düşüncelerinizi kısaca bu haneye kaydedin.

16. Eğer bütün günleriniz birbirine benzer şekilde geçmiyor da, haftanın bazı günleri ayrı hususiyetler gösteriyorsa, kayıt müddetini bir haftaya uzatmak ve her günün hesabını ayrı ayrı çıkarmak daha doğru olur.

17. Bundan sonra, değerlendirilmesi mümkün olan vakitleri, imkan nispetinde bir araya toplamaya çalışın. Diyelim ki, akşam yemeğinden önce yarım saatlik tamamen boş bir vaktiniz var. Yemekten sonra üç beş dakika oyalanıp yarım saatlik tamamen boş bir vaktiniz var. Yemekten sonra üç beş dakika oyalanıp yarım saat kadar bir gazete okumuşsunuz. Onun da arkasından, değerlendirmeler sonunda terk etmeye karar verdiğiniz bir televizyon programı seyretmişsiniz. Eğer yemek sonrası gazete okumayı yemek öncesine kaydırırsanız, büyün akşam sizin demektir.

18. Yaşayışını bir programa bağlayan ve belli zamanlarda belli işleri yapmayı adet edinen bir kimse, artık kendisini günlük hayatın teferruatı üzerinde her gün defalarca kararlar vermek mecburiyetinde bulmaz. Fikri mesaisini ve zamanını daha verimli şekilde kullanmak imkanına kavuşur.

19. Bütün bunları birbirine eklersek, zamanımızın beşte bir civarındaki bir kısmının dinlenme ve eğlenceye ayrılabileceği neticesine varabilir ve bu beşte birin haricine taşan her türlü dinlenme ve eğlenceyi tembellik yahut vakit israfı şeklinde isimlendirebiliriz.

20. Herhangi ir fikri çalışma içinde bulunan bir kimseni bu mevzuda iki problemi vardır: 1- şevk unsuru uyandırmak 2- onu yakalamak ve canlı tutmak

21. Hedef iki şekilde tayin edilebilir. “Bugün elimden gelenin en iyisini yapacağım” da diyebilirsiniz,Dün programı yüzde 70 gerçekleştirmiştim, bugün yüzde 75’e çıkaracağım” şeklinde kesin bir hedef de ortaya koyabilirsiniz. Araştırmalar, ikinci usulün çok daha müessir olduğunu göstermiştir. Hedefler müşahhas olmalıdır. (Müşahhas: somut, Müessir: etkili)

22. Dikkat dağılması, umumiyetle, tamamlanmamış bir işin belirtisidir.

23. Fikri mesailerin ve kabiliyetlerin ne kadar mesuliyetsizce harcandığını kolayca görebilirsiniz. Bazı eserlerin olması ile olmaması arasında fark yoktur. Bazılarının ise, olmaması, olmasından daha iyidir.

24. Tenkit dünyanın en kolay işidir ve bunu herkes yapar. Maharet tenkidin nereye varacağını, ne işe yarayacağını düşünebilmekte ve geçerli çare gösterebilmektedir.

25. Rudolf Flesch, yeni fikirler üretmenin reçetesini aynen böyle veriyor: “Elinizde çok sayıda fikir ve tecrübe bulunsun. Bunları bir araya getirin ve iyice çalkalayın”.

26. Yazacağınız yazının uzunluğu ne olursa olsun, anlatmak istediğiniz şeyi önceden bilir ve bunu daima göz önünde tutmak üzere bir cümle ile ifade ederseniz, ileride çıkması muhtemel pek çok problemlerden kendinizi korumuş olursunuz.

27. Albert Szent-Gyorgyi “Araştırma, yeni bir şeyler bulmak ümidiyle, bilinmeyen dünyalara girmek demektir. Ne yapacağınızı, orada ne bulacağınızı önceden biliyorsanız, bu araştırma değil, olsa olsa güzelce bir meşguliyettir”.

28. Kitap tasnifi ile ilgili olarak geliştirilen çeşitli sistemler arasında, dünyada olduğu gibi Türkiye’de de en yayın şekilde tatbik edileni, Dewey Sistemidir. Bugün hemen hemen bütün kütüphanelerimizde tasnifat bu sisteme göre yapılmaktadır. Dewey sisteminde bütün bilgi dalları, önce 10 ana gruba ayrılır. Sonra bu 10 grubun her biri, kendi arasında bir 10 gruba daha ayrılır. Daha sonra bu ikinci grup da kendi arasında gruplara ayrılır ve sistem böylece akla gelebilecek en ince teferruata kadar uzar, gider.

29. Ağır okuyan ve hızlı okuyan kimseler arasında, okuduklarını kavrama bakımından yapılan karşılaştırmalarda netice hemen hemen her defasında hızlı okuyanlar lehinde tezahür etmiştir. Bunun başlıca sebebini, hızlı okuyanlarda dikkatin daha bir şekilde teksif edilmesinde ve dağılma fırsatı bulamamasında aramak gerekir.

30. Hızlı ve ağır okuyucu arasında görülen bu farklar, okuma süratini arttırmak için göz hareketlerimizle ilgili olarak alınacak ilk tedbirleri ortaya çıkarmaktadır:

  • Duraklama sayısını ve duraklama müddetini düşünün, kelimeleri değil, kelime gruplarını okuyun.

  • Göz hareketleriniz ritmik bir şekilde cereyan etsin, bir saat gibi otomatik bir tempo takip etsin.

  • Geriye dönüşleri kesin olarak önleyin.

  • Hecelemekten veya sessiz hecelemeden kaçının.

31. Hiçbir yazının her cümlesi ve her paragrafı ehemmiyet yönünden birbirine eşit olmaz. Ana fikirleri ihtiva eden birinci derecede mühim kısımlar yanında, sadece göz gezdirmekle iktifa edilebilecek tali kısımlar da her okuma parçasında mevcuttur. İyi bir okuyucu, bu ehemmiyet farkını ayırt edebilen ve gayretini, gereken yere layık olduğu kadar teksif edebilen kimsedir. Bununla birlikte iyi bir okuyucu olmak, her şeyden önce bir alışkanlık meselesidir.

32. Sadece yazılanlara güvenmek, insanı hatalı ve bazen de kasıtlı telkinlerin tuzağına düşürebilir. Öyle bir kargaşa içindeyiz ki, yalan ile doğru arasındaki sınır hemen hemen kaybolmuş, gözümüzün içine bakarak yalan söylemek bir kısım ilim çevrelerine varıncaya kadar pek çok yerde maharet telakki edilmeye başlamıştır.

33. Cornelius Ryan “Cevapların yüzde 60’ını peşin olarak bilmeksizin mülakat yapmaya teşebbüs etmeyin”. Bu ilk bakışta mübalağa intibaını verirse de, tatbikatta kolayca görülecektir ki, suallerin, cevabı meçhul olan yüzde 40’ını sorabilmek, geri kalan %60’ın cevabının bilinmesine bağlıdır.

34. Mülakatın cinsi ve sahası ne olursa olsun, suallerin tamamında aranacak ilk şart, fazla umumi ve mücerret olmamaktır.

35. Eğer tatmin edici cevaplar almak istiyorsanız, suallerinizi kısa tutun. Uzun sualler, çoğu zaman cevabı da içinde saklarlar ve muhataba söyleyecek çok az şey bırakırlar. Sual ne kadar uzun olursa cevap da o kadar kısa olur.

36. Eğer mülakat baştan sona muhatabın konuştuğu bir monolog halini alırsa pek çok mühim nokta gözden kaçabilir. Diyalog halini alırsa bu da bir gösterişe döner ve muhatabın da, okuyucunun da canını sıkar.

37. Çetin sualleri başta ortaya atıvermek, mülakatın başlamadan bitmesini ve boş bir not defteriyle geri dönmenize netice verebilir. Tecrübeli araştırmacıların bu hususta takip ettikleri yol, çetin sualleri mülakatın sonlarına saklamaktır.

38. Daha ilk suali sorarken not defterinizi hemen önünüze koyarak kalemi ele almanız da bir sohbet havasının teşekkülünü geciktirebilir. En iyisi, az bir mesafe aldıktan sonra bir fırsatını bularak, “Bakın, bu güzel bir nokta. Unutmadan kaydedeyim” gibi bir takdimle not defterinizi ortaya çıkarmaktır.

39. Siz bir cevabı not almaya çalışırken muhatabınız birden mühim bir mevzua geçerse, siz de hemen onu takip ederek, ilk notları yarıda bırakmak pahasına da olsa, bu mühim mevzuu kaydetmeye çalışın.

40. Cholly Knıckerbocker “Herkes ektiğini biçer, acemi bahçıvanlar hariç” demiştir.

41. Thorstein Veblen “Ciddi bir araştırmanın neticesi, evvelce bir sualin yetiştiği bir yerde iki sual yeşertmektir” demiştir.

42. Çarşıdan alınan malzemeyi olduğu gibi düdüklü tencereye tokmakla pişirilen yemek ne kadar iştah açarsa, toplanan bilgiyi alelacele yazıya dökmekle ortaya çıkan araştırma da okuyucuda en fazla o kadar merak uyandırır ve iz bırakır.

43. Hemen her çapta geçerli olabilecek şu olan şekillerinden de bahsedilebilir:

  • Uzay Esaslı Plan: Şu ülkede durum şöyle, diğerinde böyle. Evdeki problemler, okuldaki problemler.

  • Ana mevzuların sıralanması: Soğuk algınlığından korunmanın 10 çaresi

  • Basitten komplekse: Parçacık, atom, molekül. Fert, aile, cemiyet.

  • Az mühimden çok mühime: Seyahat hürriyeti, vicdan hürriyeti, yaşama hakkı

  • Problem-Çözüm: Önce problem ortaya konur, arkadan çareler araştırılı.

  • Gerekçe: Önce bir fikrin beyan edilip arkadan izah edilmesi.

  • Sual-Cevap: Yazının sualler halinde bölümlere ayrılması.

44. Bu yazıda neyi anlatmaya çalışıyorum? Bunun cevabını bir cümlede ifade etmeye çalışır, sonra bu cümleyi de birkaç kelime ifade etmeye çalışır, sonra bu cümleyi de birkaç kelimeye veya bir deyime indirir, bir başlık haline getiririm.

45. Hakkında yazacağınız kişinin hayatından veya görüşlerinden yahut onun hakkında söylenenlerden ilgi çekecek bir unsurla yazıya girerseniz, okuyucunun nüfus kayıtlarına alaka duymasını sağlayabilirsiniz.

46. Buraya kadar anlattıklarımız bir an önce daktilonun başına oturmak isteyenler için merhalelerdir. Bazı yazarlar için ise bunun tamamen tersi varittir. Onlar da, bütün hazırlıklarını tamamlamış olmalarına rağmen, bir türlü parmaklarını daktilonun tuşlarına değdiremezler. Onlar için geçerli olan tavsiye şudur: Nasıl olursa olsun başlayın. Ortaya çıkacak olan yazıyı sonradan istediğiniz şekilde düzeltmek mümkündür. Hiç kimse elinizdeki müsveddeleri kapıp kaçacak değildir.

47. Yine birçok yazar, ilk müsveddeyi süratle yazıp bitirmek fikrini savunur. Çünkü böylece, üzerinde çalacağınız malzeme elinize geçmiş olacaktır.


DEĞERLENDİRME:


Konu: Araştırmanın teknikleri ile birlikte günlük hayatımıza yön vermemizi de kolaylaştıran birtakım tavsiyelere yer verilmiştir.


Üslup: Üslup ve anlatım konusunda da tavsiyeler veren eserin yazarı, üslup konusunda gerçek anlamda söylediklerini uygulayabilen ve bunu okuyucuya da net bir şekilde aksettirebilen bir niteliğe sahip olduğunu açıkça göstermektedir. Bu yönden anlatım, hem oldukça sade tutulmuş hem de verilmek istenen mesajlar gayet açık bir şekilde iletilmiştir.


Özgünlük: Eser niteliği itibariyle bu kategoride değerlendirilmeyecektir.


Karakter: Eser niteliği itibariyle bu kategoride değerlendirilmeyecektir.


Akıcılık: Üslup bölümünde bahsedilenler uyarınca, konusu itibariyle özellikle sıkıcı ve teknik bir dil kullanılması beklenen eser, gerçek anlamda tek oturuşta sıkılmadan okunabilen araştırma yazılarından birisi olarak belirtilmelidir.


Genel: Yukarıda belirtilen kriterler uyarınca 10 üzerinden gerçekleştirilen değerlendirmede:


Konu: 8

Üslup: 9

Akıcılık: 9


puanlarını alan eserin genel ortalaması ise, 8,67 puandır. Görüldüğü üzere, eser türü olarak yalnızca belirli bir kesime hitap ediyor gibi gözükse de bütün okuyucuların içinden yakalayabileceği önemli hayat dersleri de içeren bir kitap olarak kesinlikle okunması gerekenler arasında yer almalıdır.


(*) : Notlar başlığındaki bütün kısımlar:

ARAŞTIRMA TEKNİKLERİ

Yazar: Ümit Şimşek

Yayınevi: Yeni Asya Yayınları

Baskı: İstanbul - 1983

kapakta kullanılan fotoğraftaki kitaptan alıntı olarak kullanılmıştır.

Comments


bottom of page