top of page
kirmizicantaliavukat

BENİM GÖZÜMDEN DÜNYA - ALBERT EINSTEIN



YORUMLAR:


Ünlü bilim insanı Albert Einstein’in felsefi ve siyasi yazılarının konu edildiği eserde, özellikle İkinci Dünya Savaşı sırasında Almanya’dan kaçarak ABD’ye iltica etmiş olan yazarın dünya siyaseti ve insanlık üzerine tespitleri görülmektedir.


Eserin başlarında Einstein’in dünyada silahsızlanma projesini teşvik yönünde düşüncelerinden bahsedilmektedir. Eserde bir süre sonra ise, dini inanışlar konu edilmektedir. Her ne kadar kendisi Yahudi olsa da, bir yaratıcının ve dinlerin farklı amaçlara sahip olduğunu iddia etmektedir. Bununla birlikte Yahudileri, dünyanın her yerinde birbirinden farklı ancak tek ortak noktası alışkanlıkları olan bir toplum olarak tarif etmesi, bütün Yahudilerin tek Tanrı inancına sahip olmalarının gerekmediğinin bir göstergesi olarak yorumlanabilir.


Dünyadaki ekonomik modellere ilişkin özellikle detaylı tasvirler barındıran anlatımlarında, günümüzde de eskisinden daha da güçlenerek devam etmekte olan kapitalizmin neden insanlık için sürekli geçim sorunu ve işsizliğe sebep olacağını kısaca izah etmiştir. İzahata notlar bölümünden ulaşabileceğiniz için burada tekrardan bahsedilmemiştir. Kendisi ise, Rusya’nın savaş sonrası denediği Sosyalizm’i savunduğunu ifade etmekle birlikte bu sistemin esasında neden başarılı olamayacağını da yine kendisi ilerleyen sayfalarda ifade etmiştir. Bilimin kapitalizm sayesinde daha hızlı ilerlediğini çünkü insanların bireyci bir anlayışa sahip olduğunu belirtmiştir.


Dönemin ABD’sini hem kendisinin iltica talebini kabul etmesi hem de ekonomik çalışmalarda kendisine önayak olması bakımından takdir etmektedir. Hatta siyasi yönetim tarzlarının dahi birçok ülkede uygulanması gerektiğini ifade etmektedir. Bununla birlikte eğitim konusunda özellikle örnek teşkil etmenin öneminden bahseden ünlü bilim insanı bu konuda ideal bir eğitim kurumunun nasıl işlemesi gerektiğinden dönemin ABD’si örneği üzerinde durarak bahsetmiştir.


Eserde bahsedilen son husus ise Einstein’in Yahudi olmasını ve Siyonist hayaller uğruna hem birçok Yahudi Cemiyeti’ne hem de kişilere yazdığı mektupları paylaşmasıdır. Özellikle Filistin’in işgalini Siyonizmin en temel gereklerinden ve en önemli mihenk taşlarından birisi olarak gören bilim insanı bu hareketin her ne kadar siyasi olmadığını ifade etse de, işgal edilen bir toprak ile birkaç büyük güçlü ülkenin diplomatik desteğini ve Milletler Cemiyeti’nde aniden tanınmasını siyasi bir hareket olarak nitelendirmemiştir (!)


Belirtilen tarihlerde dahi Yahudilerin üzerinde olan baskıların yeni sona ermesi ve mağdur durumunda gözükmelerine rağmen, Filistinlilerden hep Arap olarak bahsetmiş, onların dini kimliklerine hiçbir metinde önem vermemiştir. Dönemin gerekleri uyarınca, önemli olanın Araplarla iyi geçinmek olduğunu ima eden anlatımlarla iktifa etmiştir. Özellikle sonlarda Filistin’in sömürgeleştirilmesinin Siyonizm için en önemli adım olduğunu belirtmekten imtina etmemiştir.


Görüleceği üzere, Einstein bilim dünyasına ne kadar büyük katkı sunmuş olursa olsun, dünya sahnesinde 50 yıl sonra en çok işgal ve savaşa neden olan ülkesi İsrail’in planlarını o zamandan beri benimseyen bir şahsiyet olarak bugünün temellerini o günlerden atma hayali kuran bir şahıs olduğunu birçok yerde göstermiştir. Özellikle Yahudiler için Filistin topraklarının işgal edilmesinin sanıldığından çok daha kutsal bir dönemin başlangıcı olduğunu da o zamandan dile getirmiştir. Dolayısıyla Siyonizmin ve Yahudilerin amaçlarını belirledikten sonra ne kadar süre sabretmeleri, bu uğurda yaptıkları fedakarlıkların görülerek günümüzde onlarla mücadele etmek isteyen Müslüman devletler başta olmak üzere diğer ülkelerin de dikkat etmesi gereken en önemli hususlardan birisine dikkat çekmek gerekmektedir. Nihayetinde, iyi olmak tek başına yeterli değildir; önemli olan aynı zamanda iyiliğin sistematik hale getirilmesi için değerler üretebilmek ve kötüye karşı mücadeleyi kazanabilecek kararlılığa sahip olmaktır.


Belirtilen hususlara ek olarak eserde ifade edilmese de, Oppenheimer’in Einstein’in ölümünden sonra ABD’ye sunmuş olduğu atom bombası formüllerinin fikir babası olan Einstein, bunları Oppenheimer’in kullanmaması için kendisinden söz almasına ilişkin herhangi bir anekdot paylaşmamıştır. Hatta ABD’nin İkinci Dünya Savaşı’nda kullandığı atom bombası kullanımının etik ve ahlaki boyutuna hiç değinmediği ancak Almanya’nın yapmış olduğu soykırıma türlü ifadelerle saldırdığı da esasında yine kendisinin Yahudi milliyetçiliğine ne kadar sahip olduğunun bir göstergesi olarak telakki edilebilir.


Sonuç olarak eser, Albert Einstein gibi daha çok bilimsel çalışmaları ve icat ettiklerine odaklanılan önemli bir bilim insanının tefekkür dünyasını ve ideolojilerini tahlil etmek açısından kesinlikle incelenmesi gereken kitaplardan birisidir.


NOTLAR(*):


  1. Schopenhauer “İnsan arzu ettiği gibi davranabilir, ancak arzu ettiği gibi arzu edemez.

  2. Günümüzde Avrupa’da hüküm süren demokrasi biçimine olan güvensizliğin faturası, demokrasi idealinin kendisine değil, hükümetlerin başında bulunanların istikrasızlığına ve seçim sisteminin gayri şahsi özelliğine kesilmelidir. Bu açıdan Amerika Birleşik Devletleri’nin doğru yolu bulmuş olduğuna inanıyorum. Yeterince uzun bir süre için seçilmiş ve gerçekten sorumluluk üstlenebilmek için yeterli yetkiye sahip bir başkanları var.

  3. Herkes başkasının anlattığına göre değil, kendi okuduklarına bakarak kararını kendisi versin.

  4. İncelikli fikirler ve soylu davranışları ancak büyük ve sağlam karakterler üretebilir. Para yalnızca bencilliğe hitap eder ve sahiplerini karşı koyulmaz bir şekilde suiistimal etmeye kışkırtır.

  5. ABD’de eğitim konusunda zaten çok fazla şey yapılıyor. Eğitim vermenin en rasyonel yolu örnek olmaktır – eğer başka bir şey yapılamıyorsa, nelerden sakınılması gerektiği konusunda örnek olmak gerekir.

  6. Biz ölümlüler yalnızca hep beraber yarattığımız kalıcı şeyler sayesinde ölümsüzlüğe ulaşırız.

  7. Bugün uluslararası fikirlerin, pratik işlerle ilgilenen politikacılar tarafından savunulduğu tuhaf bir durumla karşı karşıyayız. İşte, Milletler Cemiyeti’nin yaratıcıları da onlar.

  8. Dinin ortaya çıkmasını sağlayan diğer bir kaynak ise toplumsal hissiyatlardır. Anneler, babalar ve daha büyük toplulukların liderleri ölümlüdür ve hata yapabilirler. Yönlendirilme, sevgi ve destek olma konusundaki arzuları, insanları, toplumsal ya da ahlaki bir Tanrı anlayışı oluşturmaya sevk eder. Bu koruyan, idare eden, ödüllendiren ve cezalandıran Takdir-i İlahi’dir.

  9. Ahlak, tamamen insana dair bir meseledir, tanrısallıkla hiçbir ilgisi yoktur.

  10. Senatörlerin tümü de iyi adamlardır, ancak Senato bir şeytandır.

  11. ABD, doğal kaynaklara oranla seyrek bir yerleşime sahip olduğu için emek pahalıdır. Teknik araçların ve çalışma yöntemlerinin müthiş gelişimini harekete geçiren şey de emeğin pahalı olmasıdır. Bunun tam zıt örneğini, ucuz emeğin makineleşmeyi önlediği aşırı nüfuslu Çin ve Hindistan’da görmek mümkündür. Avrupa ise bu iki durumun ortasında bir yerdedir. Makineleşme yeterince geliştiğinde, sonunda en ucuz emekten bile daha ucuz hale gelir.

  12. Savaş bir ihtimal olarak var olduğu sürece uluslar bir sonraki zafere askeri açıdan en mükemmel şekilde hazırlanırlar.

  13. ABD’dekiler aynen şöyle düşünüyor: Avrupa kavga ve kötülükle kendini yok edecekse ne hali varsa görsün. Biz güçlüyüz ve güvendeyiz; başkalarının işlerine burnumuzu sokmaya da can atmıyoruz. Bu hem temelsiz hem de sığ bir tavır. Avrupa’daki sorunların bir bölümünden ABD sorumludur. Talepleri için insafsızca baskı yaparak Avrupa’nın ekonomik ve bunu takiben ahlaki çöküşü hızlandırıyor. Bu atmosferden ABD de nasibini alacaktır ve daha önce belirttiğim gibi almıştır da.

  14. Yaşam için gerekli tüketim mallarının tamamını üretebilmek için dünyada mevcut emeğin yalnızca bir bölümüne ihtiyaç var. Tam anlamıyla serbest bir ekonomik sistemde bu zorunlu olarak işsizliğe yol açar. Burada detaylı şekilde inceleme niyetinde olmadığım nedenlerle, insanların çoğu hayatlarını zar zor sürdürebilecekleri bir asgari ücret karşılığında çalışmaya mecbur bırakılır.

  15. Krizin nedenleri: Aşırı üretim: Burada iki şeyi birbirinden ayırmamız gerekiyor; gerçek aşırı üretim ve görünen aşırı üretim. Gerçek aşırı üretimle talebi aşacak kadar büyük bir üretimden söz ediyorum. Aşırı üretim genellikle bir ürünün mevcut durumda, tüketicilerin tüketim mallarına tamamen doymamış olmasına rağmen satılabileceğinden daha fazla üretilmesi anlamına gelir. Ben bunu görünürdeki aşırı üretim olarak adlandırıyorum. Bu durumda eksik olan şey talep değil tüketicilerin alım gücüdür. Görünürdeki aşırı üretim aslında krizin diğer bir adıdır; bu nedenle krizi açıklamak için kullanılamaz. Savaş tazminatı: Tazminat ödeme zorunluluğu borçlu devletler üzerinde ağır bir yük oluşturuyor, onları çok düşük fiyata ihraç etmeye zorluyor ve böylece alacakları devletleri de zor duruma sokuyor.

  16. Eğer kitlelerin mallar üzerinden ölçülen alım gücünün belli bir asgarinin altına düşmesini bir şekilde engelleyebilirsek, endüstrinin bugünküne benzer tıkanıklıklar yaşaması imkansız hale gelir. Bunu sağlamanın mantıksal olarak en kolay, fakat aynı zamanda en cüretkar yolu, tüketim mallarının toplum tarafından üretilip yine toplum tarafından bölüşüldüğü tamamen planlı bir ekonomiye geçmektir. Bugün Rusya’da denenen de budur. Bu zorlu deneyin sonuçları hayli belirleyici olacak.

  17. Kapitalizmin yalnızca üretimde değil, bilgide de ilerleme kaydetmesi bir tesadüf değildir. Bencillik ve rekabet, kamu ruhu ve görev bilincine göre ne yazık ki çok daha kuvvetlidir.

  18. Adaletsizlik ve vahşete karşı bir protesto yalnızca insanlık adına ve adalet aşkıyla yapılıyorsa daha değerlidir. Benim gibi diğer Yahudileri kardeşi sayan bir Yahudi için bu geçerli değildir. Kimse kendi davasında yargı. Olmamalı ve tarafsızların hüküm vermesini beklemelidir.

  19. On yıl önce size Siyonist amaç adına seslenme zevkine eriştiğimde neredeyse tüm umutlarımızı geleceğe bağlamıştık. Bugün geçtiğimiz bu on yıla geri dönüp bakmaktan mutluluk duyuyoruz. Çünkü bu süre zarfında, ortak bir amaç etrafında birleşen enerjimiz, Filistin’de o günlerde hayal edebileceğimizden çok daha başarılı ve yapıcı bir iş gerçekleştirmiştir.

  20. Son açıklamalar, dünyanın ve özellikle İngiliz hükümetinin Siyonist amaç için sürdürülen mücadelenin arkasında yatan önemli şeylerin farkında olduğunu gösteriyor.

  21. Bu topluluk politik bir topluluk değildir ve hiçbir zaman da olmamalıdır.

  22. Dünyanın dört bir yanına dağılmış olan halkımızın, özenle koruduğu geleneği dışında hiçbir ortak noktası yoktur.

  23. Filistin yalnızca Doğu Avrupa Yahudilerinin iltica edeceği bir sığınak değildir; tüm Yahudilerin ortak ruhunun yeniden uyanışını temsil eder.

  24. Doğu ülkelerindeki Yahudilere yardım etmenin tek yolu, onların tüm dünyada uğruna savaş verdikleri yeni faaliyet alanlarına girmesini sağlamaktan geçer. ORT’nin başarıyla ele aldığı kritik sorun işte budur. (ORT: 18. Yy’de Rusya’da kurulan, günümüzde tüm dünyada etkin olan ve Yahudi toplumunun eğitim ve öğretimini iyileştirmeyi amaçlayan bir sivil toplum örgütü.)

  25. Yahudiler arasında uyanan bu yeni dayanışma duygusunun işlerlik kazanmasıyla beraber, kendini bu işe adamış, sağduyulu liderlerin aşılamaz gibi görünen zorluklara rağmen başlattığı Filistin’i sömürgeleştirme projesi o kadar yolunda gitti ki, kalıcı bir başarıya ulaşacağından hiç şüphem yok.

  26. Tutumları akılcı bir temele dayanmayan kişileri kanıtlar sunarak, akla seslenen argümanlarla ruhsal ve entelektüel açıdan eşit olduğumuza ikna etmeye çalışmak boşuna bir çabadır.

  27. Eğer hoşgörüsüz, dar kafalı ve vahşi insanların arasında yaşamak zorunda kalmasaydık, evrensel insanlık uğruna her türlü milliyetçiliği terk eden ilk insan ben olurdum.

DEĞERLENDİRME:


Konu: Albert Einstein’in felsefi ve siyasi yazılarının konu edildiği eserde ünlü bilim insanının bilimsel çalışmaları dışındaki zihin dünyasına ilişkin önemli hususlar işlenmektedir.


Üslup: Eserde kullanılan üslup, sade ve yalın bir şekilde devam etmekle birlikte, yazarın söylemlerini ve düşüncelerini tekrara düşmeden ifade edebilmesini sağlamaktadır. Biçemin, bu tarz bir eserde kullanılması en uygun üslup yöntemlerinden birisi olduğunun da belirtilmesi gerekmektedir.


Özgünlük: Eser niteliği itibariyle bu kategoride değerlendirilmeyecektir.


Karakter: Eser niteliği itibariyle bu kategoride değerlendirilmeyecektir.


Akıcılık: Üslup bölümünde ifade edilen unsurlar göze alındığında, eserin düşünce yazılarından oluşmasına karşın türüne göre akıcı bir niteliğe sahip olduğunun belirtilmesi gerekmektedir. Bu yönüyle okuyucusu için durağanlık yaratmadan tek solukta okunabilecek eserlerden birisi olduğunun ifade edilmesi lazımdır.


Genel: Yukarıda belirtilen kriterler uyarınca 10 üzerinden gerçekleştirilen değerlendirmede:


Konu: 8

Üslup: 8

Akıcılık: 7,5


puanlarını alan eserin genel ortalaması ise, 7,8 puandır. Eser, Einstein’in Yahudi kimliğinin ve zihin dünyasının anlaşılması bakımından kesinlikle okunması gereken eserlerdendir.


(*) : Notlar başlığındaki bütün kısımlar:

BENİM GÖZÜMDEN DÜNYA

Yazar: Albert Einstein

Yayınevi: Alfa/Bilim Yayınları

Baskı: 23. Baskı – Ekim 2020

kapakta kullanılan fotoğraftaki kitaptan alıntı olarak kullanılmıştır.

Comments


bottom of page