YORUMLAR:
Faruk Bilgin tarafından Prof. Dr. Mahir Kaynak ve Doç. Dr. Emin Gürses ile yapılan BOP hakkındaki röportajların derlemesi ile meydana getirilmiş eser, BOP’un Türkiye ve tüm dünya çapında uygulanması aşamalarındaki gereksinimleri ve Türkiye’nin bu planın en önemli parçalarından birisi olduğunu konu ediyor.
Mahir Kaynak’ın eski bir MİT ajanı olduğu internetten edinilebilecek basit bir araştırma ile ortaya çıkarken verdiği bilgilerin netliği ve detaylı olmasının sebebini de açıklamaya yardımcı oluyor.
2004 yılında yapılmış röportajlardan elde edilen görüşmeler neticesinde o zaman bahsedilen birçok hadisenin günümüzde vukuu bulmuş olduğu da göze çarpıyor. Özellikle Irak operasyonundan sonra Suriye’ye gerçekleştirilen askeri müdahale ve oradaki karışıklığın esasında en başta Irak’tan beri Türkiye üzerinde gerçekleştirilmesi hedeflenen planların bir ön hazırlığı olduğundan bahsediliyor.
Bunlara ek olarak, Türkiye’nin ne kadar iyi yönetilirse yönetilsin batı bloğu tarafından zor durumda bırakılmak istendiğinde en zayıf karnının ekonomi olduğu da belirtilerek düşürülmek istenen hükümetlerin en son çare olarak bu şekilde indirilebileceğinden de açıkça bahsediliyor.
Günümüze kadar gerçekleştirilmek istenen birçok siyasi ve askeri operasyonun merkezinde özellikle coğrafyamızda Türkiye’nin hem vazgeçilmez bir denge unsuru olduğu hem de vazgeçilmez bir hedef olduğu eserden açıkça anlaşılıyor. Bu durumda da Orta Doğu ve Mezopotamya topraklarının yıllardır maruz kaldığı şiddet ve savaş eylemlerinin sebeplerinin de daha net bir şekilde görülmesi kolaylaşıyor.
AB ve ABD’nin aralarındaki gizli mücadelenin Türkiye ve Rusya kozları üzerinden ilerlediğinden bahsedilen eserde, AB’nin kimi zaman Türkiye’ye yaklaşmasındaki temel sebeplerden birisi olarak ABD’ye mesaj verilmesi amacının yattığından bahsediliyor. Çünkü eserde de belirtildiği üzere, Türkiye bütün taraflar için bu topraklarda kazanmanın anahtar oyuncusu olarak telakki ediliyor.
Eserin yazıldığı dönemlerde ülkemizin daha çok bir koz olarak kullanılmasına karşın dış politikada etkili siyaset yürütememesinden yakınılsa da, belirtilen unsurların etkili bir şekilde kullanılması akabinde günümüzde belirleyici rolünü daha iyi hissettirebileceğinin uygulamalı tanımı gözüküyor. Ancak ülkemizin yine de, dünyanın süper güçleri ile birebir mücadele edebilecek gücünün olmadığı ve bir süre de olmasının mümkün olmadığı belirtiliyor. Bu durumun temel sebeplerinden birisi olarak da dünyanın süper gücünün ve Rusya’nın 100 yıldan fazladır sürekli yükselen ve artan teknolojik yatırımlarına ülkemizin daha 6 yıldır ilerleme gösterdiği ifade edilebilir. Bu çalışmalar ne kadar önceden denenmiş olsa da, istikrarlı ve dayanıklı bir hükümet olmadığı için devam etmediği herkesin malumu. Demokrasinin bu topraklarda çatışma aracı olarak değerlendirildiği göze alındığında bölge ülkelerinin özellikle siyasi ve ekonomik olarak büyük güçlere sahip olması gerektiği de açıkça anlaşılıyor.
Sonuç olarak eser, yazıldığı tarih itibariyle günümüzde yaşanılanların adeta öngörülerini barındıran bir kitap olarak incelenmesi gereken analiz yazılarından birisi olarak telakki edilebilir. Bu yönüyle de konuya ilgili olan okuyucular tarafından analiz edilmesi gerekmektedir.
ALINTILAR(*):
ABD senede 500 milyar dolarlık dış açık veriyor ve bunu da başkaları finanse ediyor. Bu bir kaynak aktarımıdır ABD’ye. Eğer bu kaynak aktarımı kesilirse ABD’deki ekonomik daralma 500 milyar dolarla sınırlı kalmaz, bu artarak, katlanarak bir kar topu gibi artar, ABD ekonomisini hızla küçültür.
Benim söylemek istediğim, yakınlaşmaları fazla görmeyeceğiz, çatışmaları daha fazla göreceğiz. Çünkü bu çatışmalar oradaki mahalli güçlerin, oralara has güçlerin etkinliğini azaltır ve müdahale imkanı doğurur. Biz bunu Türkiye’de de görüyoruz. Mesela Türkiye’de de bu farklılaşmalar ve bu çatışmalar arttıkça ve iki taraf birbiriyle uzlaşmaz duruma düştükçe herkes desteği dışarıda aramak zorunda kalmaktadır. Burada demokrasi dediğiniz şey aslında barışı değil, çatışmaları tahrik edecektir. (M. Kaynak)
ABD’nin belki de en büyük sorunu bolluğu sınırlamaktır. Bu bolluğun kontrol edilmesi gerekir. Bu bolluğun kontrol edilmesi kolaydır, mümkündür. Mesela bazı alanlar devreden çıkarılır. ABD, kendi ülkesinde tarım ürünleri fazla olduğu zaman, çiftçiye şu kadar para al ekme diyor. Ama burada onu yapmaz. Ne yapar? Bu bölgede bir iç savaş çıkarır. Ve arada bir müdahale yapar. O alan kullanılamaz. (M. Kaynak)
BOP ve ABD’nin söylediği bölgeye hakim olmasının ön koşulu Türkiye’yi kontrol etmesidir. Irak savaşında da, bütün bunların hedefi Türkiye’dir demiştik. Ve yine Türkiye’yi yanınıza almazsanız bu coğrafyada hiçbir operasyon yapamazsınız demiştik. İki nedenle yapamazsınız, birisi coğrafi konumu itibariyle, ikincisi burada askeri operasyon yapacaksanız Türk askerine ihtiyacınız vardır. Başka asker kullanamazsınız. Türk askeri, burada, bütün dengeleri bulunduğu yerin lehine değiştirir. Onun için Türkiye’yi kontrol etmesi lazım. Geçmişten beri siyasi hesaplar çok yoğun bir biçimde Türkiye’de olmaktadır, bundan sonra da olmaya devam edecektir. (M. Kaynak)
Türkiye’de siyasi iktidarı belirlemek ABD için kolay hale geldi. Mesela önümüzdeki bir seçimde Genç Parti’nin olmadığını farz edin. Genç Parti olmadığı zaman Türkiye’deki siyasi hayat müthiş bir biçimde değişir. Çünkü hem DYP, hem MHP barajı aşar. Mecliste 4 parti olur. Ve Ak Parti de mutlak çoğunluğu sağlayamaz. (M. Kaynak)
Halkın tercihlerinden daha fazla, devlet mekanizmalarının davranışları siyaseti daha çok belirliyor. Baktığınız zaman hükümet büyük bir halk desteğine sahiptir, icraatlarından şikayet de yoktur. Ve muhtemelen 28 Mart seçimlerinde eskisinden çok daha büyük bir oy oranıyla mahalli seçimleri kazanacak ve güvenini tazeleyecektir. Sorabilirsiniz, bu kadar güçlü bir siyasi yapı nasıl bertaraf edilebilir? Bunun tek bir yolu vardır, o da ekonomiye müdahale etmektir. Türkiye’nin yumuşak karnıdır, ekonomi. (M. Kaynak)
BOP da bu çerçevede düşünülmelidir. Ne diyorlar? Demokrasi, serbest pazar… Ne içindir bu? Kapitalizmin önünde İslam engel, Katoliklik engel, Ortodoksluk engel. O zaman onları terbiye etmek lazım. Nasıl terbiye edeceksiniz, bu projelerle. Katolikliğe vuruş yapılıyor.(M. Parlak – Sinema ve film sektörü üzerine)
15 sene önce Londra Üniversitesi’nde Yahudi arkadaşlarla konuşuyoruz. Diyorlardı ki, İsrail’in üzerinden yükü atmak lazım. İsrail’in üzerinden yükü atmak için, İsrail’in üzerinden yükü atabileceği başka bir bölgede öyle bir yer yaratmak lazım ki, bu yer komşuları ile de kavgalı olsun. Yıllardır Müslüman İsrail diyoruz. Neden? Müslüman olacak ama İsrail’in üzerinden yükü alacak. Yani komşularından bir tehdit algılayacak ve orada varlığını dışarıdaki bir güç sayesinde sürdürebilecek. Bu proje sürüyor. (E. Gürses)
Suriye’deki faaliyetler bir kışkırtmanın sonucudur. Ve Suriye’nin kaç parçaya bölünebileceğinin hesapları yapılıyor. Suudi Arabistan’ın bile ABD’nin düşmanı olduğunu, teröristleri beslediğini yazan gazeteciler var ABD’de. (E. Gürses)
Bölgedeki Kürt bütünlüğünün sağlanması bölgede Türkiye’de yapılacak operasyonu ile mümkündür. Ve bu olayın Türkiye’ye sıçramasıdır. Türkiye’nin bunu dikkate alması lazım. Türkiye’de çatışma alanı yaratılmaya çalışılıyor. Bunlardan birincisi Güneydoğu Anadolu’daki etnik kimliğe dayalı çatışma, diğeri de Türkiye’de laik-muhafazakar çatışmasıdır. (E. Gürses)
Suriye’de 17.8 milyon civarında nüfus var ve bunun yaklaşık 1.8 milyonu Kürt. Önce kavga çıkartıp sonra buraya BM aracılığıyla insani müdahale adı altında girip referandum talebinde bulunmak en iyi emperyal yöntem haline gelmiştir günümüzde.
DEĞERLENDİRME:
Konu: Eser, BOP’un Türkiye ve tüm dünya çapında uygulanması aşamalarındaki gereksinimleri ve Türkiye’nin bu planın en önemli parçalarından birisi olduğunu konu ediyor.
Üslup: Röportaj türünde hazırlanmış olan eserin diğer kurgu roman ve hikayeler gibi sürükleyici bir biçeme sahip olmadığının belirtilmesi gerekmektedir. Ancak röportaj türüne göre soru ve cevaplarının yalın ve anlaşılır bir kalemle belirtildiğinin de ifade edilmesi gerekmektedir.
Özgünlük: Eser, türü itibariyle bu kategoride değerlendirilmeyecektir.
Karakter: Eser, türü itibariyle bu kategoride değerlendirilmeyecektir.
Akıcılık: Üslup bölümünde ifade edilen unsurlar göze alındığında akıcı bir roman olarak telakki edilemese de, türüne göre bir oturuşta rahatça bitirilebilecek bir uzunlukta ve anlatıma sahip bir eser olduğunun ifade edilmesi gerekmektedir.
Genel: Yukarıda belirtilen kriterler uyarınca 10 üzerinden gerçekleştirilen değerlendirmede:
Konu: 8
Üslup: 7,5
Akıcılık: 7,5
puanlarını alan eserin genel ortalaması ise, 7,7 puandır. Eser, Türkiye ve orta doğunun tarihten beri süregelen hedeflerin ana merkezi olduğunu tekrar gözler önüne seren ve özellikle 2000li yılların başında sıkça dile getirilen BOP’a ilişkin önemli bilgiler ihtiva etmektedir. Bu yönüyle araştırmacı yazar ve siyaset meraklılarının incelemesi gereken kitaplar arasında belirtilmesi gerekmektedir.
(*) : Notlar başlığındaki bütün kısımlar:
BÜYÜK ORTADOĞU PROJESİ
Yazar: Faruk Bilgin
Yayınevi: İlk Yayınları
Baskı: 1. Baskı – Nisan 2004
kapakta kullanılan fotoğraftaki kitaptan alıntı olarak kullanılmıştır.
Comments