YORUMLARIM:
Merhum eski Başbakanımız Sn. Necmettin Erbakan tarafından kaleme alınan eserde, ülkenin gidişatına damga vurmuş siyasetçinin otobiyografisi konu edilmektedir.
Eserde nispeten siyaset yıllarına ilişkin daha detaylı anlatımlarda bulunan Erbakan, hem hayata olan bakış açısını anlatmış hem de dinimizin insanlığa dair vermiş olduğu mesajları farklı bakış açıları ile okuyuculara iletmeyi başarmıştır.
Özellikle, inancın ve inanmanın önemi doğrultusunda yaptığı açıklamalar alıntılarım bölümünde de görülecektir. Bununla birlikte, siyaseti ve yaşamını İslamiyet’e göre yaşamak istediğini defalarca belirten Erbakan, ülkenin ekseriyetinin dini inancı gereğince yaşayamaması sebebiyle birçok defa tepkisini de dile getirmiştir. Bu tepkiler, günümüzde de toplumun önemli bir kesimi tarafından kabul edilmemekte olup, söylendiği dönemlerde oldukça radikal söylemler olarak karşılanarak tepkilere sebep olmuştur. Bilhassa, Müslüman çoğunluklu bir ülkenin İslam Hukukuna göre yönetilmesi gerektiğine dair ifadeleri, dönemin askeri vesayetini kendisine karşı doğrudan hedef olarak belirlemesine sebep olmuştur. Böylece 28 Şubat 1997 tarihinde günümüzde Post-modern darbe olarak belirtilen MGK kararları neticesinde istifası alınmıştır.
Erbakan eserinde, İslamiyet’in ülkenin belirli bir zümresi tarafından gösterilen kötü taraflarından ziyade, daha farklı bakış açıları sunarak, dine göre bir devlet düzeni olması lazım geldiğini birçok argümanla ileri sürmüştür. Bu hususlar, özellikle alıntılar bölümünde örneklendirildiğinden burada ek olarak değinilmeyecektir. Kısaca özetlemek gerekirse, dinimizi gerçek anlamda devlet yönetimine tatbik ettiğimizde, gösterildiği ve örneklendirildiği gibi olumsuz vakıalar yerine çok daha muasır seviyelere geleceğini bütün siyasi hayatı boyunca savunmuştur.
Bununla birlikte, Erbakan’ın belki de bırakmış olduğu en büyük mirasının kitabın isminden de geldiğinin ifade edilmesi gerekmektedir. Dava mefhumu, bir Milli Görüşçü olarak günümüzde de hala Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan tarafından dile getirilmektedir. Davaya gerçek değerini ilk atfeden lider Erbakan olup bilindiği üzere, Cumhurbaşkanımız ile aralarında ilk zamanlar tatsız gözüken bir bayrak devri olsa da, sonradan iki tarafın da yine aynı safta olduğu tekrar anlaşılmıştır.
Günümüzde de devam eden dünya düzeninin ABD’nin kuruluşundan itibaren tasarlanmış olan içyüzleri ile açıklayan Erbakan, mevcut düzenin ancak faiz sisteminden vazgeçilerek değiştirilebileceğini ifade etmektedir. Günümüzde de bu argümanın haklılığının hayatımızın her alanı üzerinde etkileri açıkça hissedilmektedir.
Merhum Erbakan eserde, davayı ve bu inancın temelinin en iyi şekilde idrak edilebilmesi için en son alıntı olan Avustralya örneğini net bir biçimde okuyucusuna vermiştir. İlk başta imkansız gözüken değişimlerin, kelebeğin kanat çırpışları ile toplu bir inanç neticesinde hayata geçebileceğine dair muazzam örneği, aynı zamanda dilimize ve edebi söylemlere de ne kadar hakim olduğunu da açıkça gözler önüne sermektedir.
Sonuç olarak eser, Erbakan’ın ve günümüzde Cumhurbaşkanımız Sn. Recep Tayyip Erdoğan’ın güncel siyasetine adını veren davanın temellerini daha iyi idrak edebilmek ve bu yolda ilerleyebilmek için önemli bir mihenk taşı olarak kabul edilmelidir. Bu sebeple eser, siyasi düşüncesi ne olursa olsun, bütün Türk vatandaşları tarafından okunarak iyice idrak edilmesi gereken mesajlar içermektedir.
ALINTILARIM(*):
Dünyada mevcut olan, bütün katı, sıvı ve gaz ısınan her cisim genişler ve yoğunluğu azalır. Soğuyan her cisim ise daralır ve yoğunluğu artar. Bunun tek bir istinası vardır, o da sudur. Bir tek su bu kurala uymaz. 100 dereceden +4 derecede olan sudur. Bundan dolayı nehirlerin, göllerin, denizlerin dibinde +4 dereceden daha soğuk su bulunmaz. +4 derecedeki su soğumaya devam ederek +3 dereceye, +2 dereceye +1 dereceye kadar ısısı düşmeye devam ederse hacmi genişlemeye başlar. Böylece birim hacminin ağırlığı azaldığından yukarı tabakalara çıkar. Sıfır dereceye geldiğinde en büyük hacme ulaşır ve su tabakasının en üstüne çıkmış olur. Böylece ırmakların, göllerin, denizlerin donması alttan değil, üstten başlar. Bu sıradan gibi görünen ve dikkat çekmeyen kural, ilahi bir rahmet olarak sularda yaşayan canlıların yaşamalarını ve üremelerini mümkün hale getirir.
Subhanallah; “Ya Rabbi sen her türlü hatadan ve eksikliklerden münezzehsin,” demektir. (Münezzeh: Temiz)
Cihat, Hakk’ın hâkim olması ve tüm insanlığın huzur ve hürriyete kavuşması için bütün gücümüzle ve hiçbir dünyevi karşılık gözetmeden çalışmaktır.
“Bizim davamız İslam’dır. Gayemiz Allah’ın rızasını kazanmaktır. Hedefimiz Hak nizamı hakim kılmaktır. Arzumuz tüm insanlığın saadetidir. Yolumuz cihattır Yolumuz ikna metodudur. İnsanlığın kurtuluşu ancak İslam ile mümkündür. İslam ise Allah yapısıdır. Dolayısıyla mükemmeldir, eksiklik ve fazlalık kabul etmez. Bu dava için çalışmak herkese nasip olmaz. İster gecenizi gündüzünüze katıp çalışın, ister yan gelip yatın. Bu hak davanın başarısını ne bir gün öne alabilirsiniz, ne de bir gün geciktirebilirsiniz. Bütün mesele bu şerefli davada nasıl bir imtihan vereceğimizdir.”
Ortalama 70 kiloluk bir insandaki sinirlerin ağırlığı, sadece 70 gramdır.
Bir işi başarmanın aşamaları vardır; inanç, bilgi, plan, program, kadro, takip ve intaç, yani sonuçlandırma. Ve intaç. Yani işi tam olarak sonuçlandırmak, bundan emin olmaktır.
İnanıyorsanız en üstünsünüz. Zafer ise elbette inananlarındır ve zafer yakındır.
Mısırlı alim Batlamyus güneşin fezada bulunduğu yerden aynı yere tekrar gelmesi, yani bir senelik bir zamanın geçmesi için kendi etrafında 260 defa dönmesi gerektiğini söylemiştir. Yani bir seneyi 260 gün olarak hesaplamıştır. El Battani ise Batlamyus’un düşüncesinde yanıldığını, bir senenin 365 gün, 5 saat, 46 dakika, 22 saniye olduğunu ortaya koymuştur.
Trigonometri okuyan, nispeten yaşı büyük olanlar bilirler ki eskiden trigonometri dersi okunurken sinüs ve kosinüs kelimeleri yerine ceyb ve tamam-ı ceyb kelimeleri kullanılırdı. Bizim otuz sene önce yazılmış lise kitaplarında bunlar ceyb olarak geçer. Ceyb kelimesi Arapça bir kelimedir. İlk defa, Halife Me’mun zamanındaki Müslüman alimler mesafe ölçerken bu kelimeyi kullanmışlardır. Şu uzunluğu o zamanki insanlar cebe benzetmişler ve buna bizim Türkçede cep demek ceyb demişlerdir.
Cebir ilminin adı dahi el-Cabir adlı İslam aliminden geliyor. Avrupalılar da buna El-Gebra (Algebra) diyorlar. El-Cabir demeye dilleri dönmediği için El-Gebra diyerek el-Cabir’in adına izafe ediyorlar.
Bu sembolik çalışma esasının bir sonucu olarak dolardaki ehramın üzerinde “Annuit Coeptis” sözü yazılmıştır. Bunun manası “Zafere ulaşıldı” demektir. Piramidin altındaki “Novus Orda Seclorum” sözünün manası ise “Yeni Dünya Düzeni” demektir.
Endonezya, Malezya, Bangladeş, Pakistan, İran, Mısır, Türkiye, Nijerya’dan oluşan D-8 ülkeleri coğrafi konumları ve temsil durumlarıyla çekirdek bir yapı olarak ortaya çıkmıştır.
“Adil Ekonomik Düzen” ekonominin hakka dayanan yönlendirici ve teşvik edici bir unsur olan kara müsaade ettiği halde, bir haksızlık ve sömürü vasıtası olan faize yer vermemektedir. Ayrıca serbest piyasa rekabetini ve mülkiyet hakkını esas alarak bunların faydalarına yer vermekte, buna mukabil tekelleşmeye fırsat vermemek suretiyle bunların zararlarından ekonomiyi ve insanları korumaktadır.
Bilindiği gibi matematik ilminde bir sistem, o sistemi doğru kabul eden temel esaslarla, diğer bir ifadeyle “aksiyom”la tarif edilir.
Bundan yıllar önce Avustralya’nın güneyinde çok büyük bir kasırga tespit edilmişti. Bu kasırga kuzeye doğru ilerliyordu. Bu devasa kasırganın Hint ve Çin’e gideceği ve bölgelerde yüz binlerce insanın hayatına son vereceğinden endişe ediliyordu. Kasırga her türlü enerjiyle dolmuş, geliyor. Herkes büyük bir felaket beklerken bir de bakıldı ki bu büyük kasırga Avustralya’yı geçtikten sonra Hint ve Çin’e gidecekken, son anda yönünü değiştirerek okyanusa yöneldi. Kasırga bütün enerjisini okyanusa boşalttı ve insanlık büyük bir felaketten kurtuldu. Meteorolojistler, fizikçiler, kimyacılar seferber oldular. Araştırdıkları şuydu: Bu muazzam güç, bu devasa kasırga nasıl oldu da son anda yön değiştirdi? Avustralya’nın kuzeyinden gelip Asya’yı kasıp kavurması gerekirken, ne oldu da okyanusa yöneldi? Bunu incelemeye başladılar. Sonunda ittifakla tespit ettikleri husus şudur: Tam o tarih, Avustralya’da kelebeklerin göç mevsimidir. Aynı anda milyonlarca kelebek, bu göç için kanatlarını çırpmaya başlar. İşte kelebeklerin kanat çırpışları havada birleşerek ortaya muazzam bir enerji çıkarır. Ve bu enerji o kasırganın yön değiştirmesini sağlar.
DEĞERLENDİRMELERİM:
Konu: Eserde, ülkemizin gidişatına damga vurmuş merhum Sn. Necmettin Erbakan’ın otobiyografisi konu edilmektedir.
Üslup: Erbakan’ın mühendis olduğu bilinse de, nüktedan mizacı ve etkili belagatinin yazı diline de oldukça uygun şekilde kelimeler ile buluşturulduğu görülmektedir. Bu yönüyle eser, başından sonuna basit ve net ifadeler ile vermek istediği mesajları sıra dışı örneklendirme yöntemleri vasıtasıyla okuyucusuna sunmayı başarmıştır. Dolayısıyla eserin, edebi olarak da kıymetli olduğunun belirtilmesi gerekmektedir.
Özgünlük: Eser, türü itibariyle bu kategoride değerlendirilmeyecektir.
Karakter: Eser, türü itibariyle bu kategoride değerlendirilmeyecektir.
Akıcılık: Üslup bölümünde ifade edilen hususlar dikkate alındığında, eserin akıcı bir dil ile kaleme alındığı aşikardır. Bununla birlikte, Erbakan’ın siyasi hayatı düşünüldüğünde daha sürükleyici bir hatıra anlatımlarına da yer verilmesi gerektiği hissi okuyucuda oluşabilmektedir.
Genel: Yukarıda belirtilen kriterler uyarınca 10 üzerinden gerçekleştirilen değerlendirmede:
Konu: 8,5
Üslup: 8,5
Akıcılık: 7,5
puanlarını alan eserin genel ortalaması 8,2 puandır. Eser, türüne rağmen 8 barajını aşan nadir otobiyografi kitaplarından birisi olarak kesinlikle incelenmesi gereken mesajlar ihtiva etmektedir.
(*) : Alıntılarım başlığındaki bütün kısımlar:
DAVAM
Yazar: Necmettin Erbakan
Yayınevi: MGV Yayınları
Baskı: 3. Baskı – Ankara 2014
kapakta kullanılan fotoğraftaki kitaptan alıntı olarak kullanılmıştır.
Commentaires