YORUMLAR:
Erlend Loe’nin kaleme almış olduğu eserde, ana karakter Doppler’in kendisini insan hayatının monotonluğundan kurtarmak için en sonunda ormanda yaşamaya başlamasıyla başından geçen olaylar konu ediliyor.
Eser, ilk bakışta her ne kadar macera romanı olarak gözükse de, ana karakter aracılığı ile insanın hayatının tekdüzeliği, monotonluğun getirdiği anlayışla meydana gelen adet ve anlayışlara da önemli seviyede dikkat çekilerek acımasızca eleştirilmekten geri kalınmıyor. Bu yönüyle eser, insanın temelde diğer canlılardan çok farklı olmak istediği için dünyayı bu hale getirdiğini de gösteren bir felsefi anlayışa sahip olduğunu açıkça gösteriyor.
Doppler’in kitabın başlarında bir anne geyiği öldürerek karşılığında marketten süt ile takas etmek istemesi de yazarın esasında eski takas toplumunun mantığının günümüzdeki yapay ekonomik sistemden daha makul olduğunu da ifade etmesinin sıra dışı bir yöntemi olarak dikkatleri çekmeyi başarıyor.
Öldürmüş olduğu anne geyiğin yavrusuna Bongo adını veren Doppler, onu ilk zamanlarda istemese de sürekli yanında gezmesi neticesinde sahipleniyor. Ormanda yaşadığı çadırına babasını çok tanımadığını fark ettikten sonra onun anısına bir totem yapmayı planlayarak kitabın sonlarına doğru bu hedefini de gerçekleştirmeyi başarıyor.
İlk zamanlarda ormanda tek başına vakit geçirip bunu özellikte tercih ettiğini belirtse de, bir süre sonra oğlu Gregus’un onunla birlikte ormanda yaşamaktan hoşlanması ile onu, Bongo’yu da yanına alarak ormana götürüyor. Ormanda yaşarken, birkaç kez denk geldiği ve kendisinden sağcı adam diyerek uzak tutmaya çalıştığı yardımcı bir karakter, bir süre sonra ana karakteri kendisine örnek almaya başlayarak kendisine ormanda çadır kurup Doppler’in yakınlarında yaşamaya başlıyor.
Doppler’in eşinin ve kızının yaşadığı evine arada gittiği zamanlardan birisinde gece eve gelen hırsızla birlikte oturup kahve içtikten sonra ona DVD ve VCD oynatıcısını kendi isteğiyle verip hırsızı ormandaki kulübesine çağırdığı da romanın sıra dışı yanlarından birisi olarak dikkat çekiyor. Eserin sonlarına doğru gelen hırsız ise, onlarla bir süre vakit geçiriyor. Ancak, Doppler çevresindeki kalabalığın sürekli artmasından şikayetçi olarak yerini değiştirmeye karar veriyor ve oğlu Gregus ve geyiği Bongo ile ormanın daha da derinliklerine doğru yeni bir yola koyuluyor.
Eser, konusu bakımından net bir olay örgüsüne sahip olmamakla birlikte, bir hatırat gibi kaleme alınan romanlardan birisi olarak dikkat çekiyor. Ana karakterin kendisi tarafından kaleme alınmış şekilde yazılan eserde, Doppler’in toplumun temel yapıtaşlarına karşı tepkileri ve değerlendirmeleri oldukça dikkat çekiyor. Kimi yerlerde, toplumdan uzak yaşamanın okuyucuya dahi mantıklı gelebilecek felsefi yanlarına da değinen yazar, okuyucusuna hayata çok farklı bir perspektiften bakma ve bu bakış açısını da kanıksatma imkanını net bir şekilde tanımayı başarıyor.
Sonuç olarak eser, içermiş olduğu önemli tespitler ve tahliller ile kesinlikle okunması gereken romanlardan birisi olarak belirtilmesi gerekiyor. Özellikle, klasiklerin belirgin ve düzenli yapısından bağımsız olarak oldukça farklı bir bakış açısı ile anlatım biçemine meraklı olan okuyucular için kesinlikle incelenmesi gerektiğinin aşikar olduğunu belirtmek gerekiyor.
ALINTILAR(*):
İnsan bir var, bir yok. Bir gün var, bir gün yok. İnsanın olabileceği ve sahiplenebileceği her şey ile -birdenbire- olamayacağı ve sahiplenemeyeceği her şey, çünkü insan son bir kez bir şeyler olduğu ya da son bir kez bir şeyleri sahiplendiği için sevimsiz bir durum. Alternatiflerden biri her şeyi içeriyor, diğeri hiçbir şeyi.
Yalnız doğar, yalnız ölürüz. Buna bir an evvel alışmak lazım. Yalnızlık yapının temeli. Yani taşıyıcı kolonun ta kendisi. İnsan başkalarıyla bir arada yaşayabilir, ancak “bir arada” demek, kural gereği yan yana olmak anlamına gelir.
Orman sakin ve dostanedir. Denizin sağı solu belli olmaz. Bir de dağın. Ama ormanın sağı solu bellidir ve başka her yerden daha az kafa karıştırır. Denize, doğaya ve insana hiçbir şekilde güvenilmezken, yaşamını ormanın ellerine hiç tereddütsüz bırakabilirsin çünkü orman dinler ve anlar. Orman yıkmaz, yeniden kurar ve her şeyin büyümesine izin verir. Orman her şeyi anlar, her şeyi kucaklar.
Her gün bir uçtan diğerine savrulunur; yumuşaktan serte, şiirselden kabaya. Ve tabii burada şu soruyla karşılaşıyoruz: Zorlandığı konularda ona nasıl yardımcı olabilirim? Ona güvenli bir ortam sunup sevildiğini hissetmesini sağlayabilirim ama dünyayla tek başına yüzleşmeli. Bu işler böylesine acımasız işte. Geyikler için bile.
Eşsiz olmak demek, sadece eşsiz demektir. İyi demek değil.
Düsseldorf “Bu çok, çok kötü bir dünya. Sana kendini savunma fırsatı bile tanımadan iyi niyetini sorguluyorlar. Dostluk arayışın, sapık planlara yoruluyor.”
Yalan nadiren kullanılan muhteşem bir araç aslında. İnsanın söylediğiyle kast ettiği şey bambaşka.
Millet ne kadar akıllı olduğunu göstermek için yazıp çiziyor, ki dünyada ihtiyaç duyulan en son şey bu. Sadece laf laf. Bunların çok küçük bir bölümü lafın ötesine geçiyordur belki ama hangilerinin böyle olduğunu anlayabilmek için en akıllılardan daha akıllı olmalısın.
DEĞERLENDİRME:
Konu: Eserde, ana karakter Doppler’in kendisini insan hayatının monotonluğundan kurtarmak için ormanda yaşamaya başlaması akabinde başından geçen olaylar konu ediliyor.
Üslup: Yazarın eserde kullanmış olduğu üslup, kimi yerlerde kısa ve yalın cümlelerle okuyucusuna çok net mesajlar vermeyi başarırken, kimi yerlerde ise, uzun cümle yapıları ve karmaşık anlatım şekli ile ilk okuyuşta idrak edilmesi zor cümle yapılarını ihtiva ediyor. Eserde her ne kadar eski tür kelimelerden ve ağdalı bir cümle yapısından uzak durulsa da, bazı cümlelerdeki karmaşık anlatım biçimi, okuyucular için eserin akışında durağanlık da meydana getirebilecek tesirler barındırıyor.
Özgünlük: Eser, hem üslubu hem de konusu itibariyle kesinlikle özgün olarak adlandırılabilecek kitaplar arasında önemli bir yere sahip olduğunu gösteriyor. Hem olay örgüsü hem de vermiş olduğu mesajlar dikkate alındığında sıra dışı ve özgün romanlara ilgi duyan okuyucular için birebir olduğunun belirtilmesi gerekiyor.
Karakter: Eser, karakter şeması yönünden fazla kalabalık olmasa da, verilmek istenen mesajların iletilmesinin neredeyse tamamının ana karakter üzerinden gerçekleştirilmek istendiği göz önüne alındığında bu durumun olumsuz bir tesir meydana getirmediğinin ifade edilmesi gerekiyor. Kaldı ki, karakter şemasının yetersiz olmadığı dikkate alındığında, yazarın eserde önem verdiği hususların başında karakter şemasının gelmediği anlaşılabiliyor. Bununla birlikte, bu kategoride de eserin ana mesajına uygun karakterlerin kullanılması ile eserin içeriğinin çok daha zengin hale getirilerek okuyucu için ilgi çekici karakter şemalarının bulunduğunun ifade edilmesi gerekiyor.
Akıcılık: Üslup bölümünde ifade edilen olumsuz tesir dikkate alındığında eserin akıcı olduğunun söylenmesi zor gözüküyor. Ancak eserin, olay bazlı değil düşünce ve durum bazlı bir roman olduğu dikkate alındığında beklenmesi gerekenin de akıcılık unsuru olmadığının ifade edilmesi gerekiyor.
Genel: Yukarıda belirtilen kriterler uyarınca 10 üzerinden gerçekleştirilen değerlendirmede:
Konu: 8
Üslup: 7
Özgünlük: 9
Karakter: 8
Akıcılık: 7
puanlarını alan eserin genel ortalaması ise, 7,8 puandır. 3 kategoride 8 ve üzeri puan almayı başaran eserin, yorumlar bölümünde de bahsedildiği üzere, sıra dışı anlatım ve mesajların yer aldığı kitaplara ilgi duyan okuyucular için kesinlikle okunması gereken eserlerden birisi olduğunun tekrar belirtilmesi gerekiyor.
(*) : Alıntılar başlığındaki bütün kısımlar:
DOPPLER
Yazar: Erlend Loe
Yayınevi: Yapı Kredi Yayınları
Baskı: 19. Baskı – Ocak 2022
kapakta kullanılan fotoğraftaki kitaptan alıntı olarak kullanılmıştır.
Comentarios