YORUMLAR:
Yazar Lou Andreas-Salome’nin kaleme aldığı Feniçka eserinde, psikolog Max Werner ile Feniçka isimli Rus bir kadının arkadaşlığı konu ediliyor.
Max Werner’in kadınlara ilişkin sabit fikirlerinden bahsedilen eserde ana karakter ile tanıştıktan sonra esasında erkeklerin ve Werner’in kadınlara ilişkin ne kadar önyargılı davrandığına geniş bir şekilde yer veriliyor. En sonunda Werner’in çevresinden gelen evlilik yorumlarına kayıtsız kalıyormuş gibi davranması ile hem Feniçka’nın evlenmeye niyeti olmadığı açıkça gözler önüne seriliyor hem de iki karakterin birbirlerinden uzaklaşması işleniyor. Feniçka’nın dönemin kadınlarının aksine evlilikten oldukça korkak bir şekilde uzak durmak istemesinin de kadınlarla ilgili birtakım önyargıların ve klişelerin kırılması yönünde önemli bir unsur olarak değerlendirmek, hikayenin genel teması dikkate alındığında mümkün gözüküyor.
Bu konuda özellikle erkeklerin bu kadar kalıplaştırma gayretine sahip olmasının onların kadınları genel manada kavrayamamalarından kaynaklandığı bu yüzden onları anlamak için basit hale getirerek şemalar şeklinde kalıplaştırmaya çalışmalarından bahsediliyor.
Genel manada Feminist hareketlerinden daha önce kaleme alınmış olan eser, bu hareketin de önemli temsilcilerinden birisi olarak değerlendiriliyor.
Bununla birlikte kadınlara da yanlış anlaşılmaya sebebiyet veren erkeklerin gözünde çok özel ve gizemli gözükmenin etkisiyle kutsal bir anlam yüklenilse de, duygusal değişimlerin hassas olması sebebiyle bir süre sonra erkekler tarafından basit şemalara bölünmelerine neden olduğundan da bahsediliyor.
Görüleceği üzere eser, esasında her iki cinsiyetin de birbirlerine olan sıradan bakış açılarını incelemekle birlikte bunları diğer taraftan da okuyucuya mantık çerçevesinde analiz etme şansı tanıyor. Hatta Feniçka karakterinin doğulu, psikoloğun batılı yetişme kökeni de ele alındığında daha evrensel bir değerlendirme çalışmasına da değinildiği gözlemlenebiliyor.
Sonuç olarak, kadın-erkek ilişkilerinin ve iki cinsiyetin birbirine dair düşünce, önyargı gibi temel değerlerine dair tespitler barındıran eserin okunması gereken eserlerden birisi olduğu görülüyor.
NOTLAR(*):
Başka bir ülkede olsaydık onun minnettarlığı peşinizi bırakmayabilirdi, ama bir Fransız kadını için böyle rahatsızlık vermek hoş bir teşekkür şekli değildir. Bu Fransız ölçülülüğüdür; eski bir kültürün, zaman içinde halkın tüm tabakalarına nüfuz etmiş ve neredeyse içgüdüsel bir zeka haline gelmiş ölçülülüğüdür.
Bakış açımızı genişleten, hayatı önümüze seren ve bizi bağımsızlaştıran kitaplar niye bir cephe hizmeti olsun ki, bu dünyada bizi özgürlüğe yaklaştıran tek bir şey varsa o da zihinsel çalışmalardır.
Kadınları salt insanı zenginlikleri içinde kavramanın, hep cinsiyetleri açısından bakmaktan, hep yarı şematize ederek görmekten kaçınmanın bu kadar zor olması ne tuhaftı. İnsan kadınları ister idealize etsin ister şeytanileştirsin, her durumda erkeğe bağlı değerlendirip basitleştiriyordu. Belki de kadına adeta bir sfenks karakteri yüklenmesinin temelinde büyük ölçüde, erkeğinkinden hiç de geri kalmayan eksiksiz insaniyetinin bu ağır basitleştirmeyle örtüşmemesi yatıyordu.
Büyük kuramlar geliştiriyoruz, ruhen uyumlu olmak istiyoruz, her şeyi kılı kırk yararcasına sınamak istiyoruz, ama sonunda başka hiçbir işarete bakmadan anın bahşettikleriyle seçiyoruz birbirimizi. Fakat bu zaten en derin işaret! Zaten en büyük yanılgı ‘ruhun’, ‘zihnin’ ve insan ilişkilerindeki diğer bütün güzel şeylerin adı her neyse, bunların daha derin ve değerli olduğuna inanmak. Hayır, ben gayet iyi biliyorum! Özellikle de zihinsellik kesinlikle daha değerli değil, aksine en kaba, en bayağı olandır; hiçbir ayrım yapmadan her türden insana o soğuk ilgiyle yapışıp soğurur, ilginç olanı tükettikten sonra da bırakıverir.
DEĞERLENDİRME:
Konu: Eser, psikolog Max Werner ile Feniçka isimli Rus bir kadının arkadaşlığı konu edilirken bu arkadaşlık çerçevesinde iki cinsin birbirine karşı olan düşünce ve önyargılarına değiniliyor.
Üslup: Yazarın yalın ve sade anlatımına karşın oldukça fazla çevre betimlemesine yer vermesi, eseri olay öyküsü olmaktan çıkarıyor. Durum öykülerinden fazla unsurlar barındıran eser, bunun yanında karakterlerin iç dünyalarına ilişkin oldukça detaylı betimlemeler yapıyor. Ancak bu durum, genel okuyucu kitlesi üzerinde belirli bir süre sonra durağanlık etkisi gösterebiliyor.
Özgünlük: Eserin niteliği itibariyle fazla özgün olmadığı görülüyor. Ancak Feminizm hareketleri öncesinde kaleme alınması ve bu düşünceleri açıkça dile getirebilen öncü kitaplardan birisi olması sebebiyle konusu yönünden özgün bir eser olduğunu belirtmek gerekiyor.
Karakter: İki ana karakter üzerinde şekillendirilen eserde, kitabın niteliği de göz önüne alınarak karakter şemasının hikayenin mesajının önüne geçmesi engelleniyor. Karakterler ise, mesajın verilmesi için daha çok bir vasıta ve temsili olarak kullanılıyor. Kitabın konusu ele alındığında karakter unsurunun bu şekilde biçimlendirilmesinin önemli bir unsur olarak belirtilmesi gerekiyor.
Akıcılık: Üslup bölümünde bahsedilen unsurlar sebebiyle sürükleyici sayılması zor gözüken eser, sindirilerek okunması gereken kitaplar arasında yer alıyor.
Genel: Yukarıda belirtilen kriterler uyarınca 10 üzerinden gerçekleştirilen değerlendirmede:
Konu: 7,5
Üslup: 7
Özgünlük: 8,5
Karakter: 8
Akıcılık: 5
puanlarını alan eserin genel ortalaması ise, 7,2 puandır. 7 barajının çok üzerinde olmasa da, kadın-erkek ilişkilerindeki genel unsurları biraz daha farklı pencerelerden incelemeye meraklı okuyucular tarafından okunması tavsiye edilen eserlerden birisi olarak değerlendirilebilir.
(*) : Notlar başlığındaki bütün kısımlar:
FENİÇKA
Yazar: Lou Andreas-Salome
Yayınevi: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Baskı: 4. Baskı – Eylül 2017
kapakta kullanılan fotoğraftaki kitaptan alıntı olarak kullanılmıştır.
Комментарии