YORUMLAR:
George Orwell’in deneme ve düşünce yazılarından oluşan eserde, yazarın dönemin toplumsal gerçeklerine ve insanlığın temel kavramlarına ilişkin düşüncelerine yer veriliyor.
Yazarın 1945li yılların Londra’sı ve İngiltere’sine ilişkin önemli gözlemlerine yer verilen eserde, hem yazarın kendi çalıştığı meslek branşlarında gördüğü tespitlerden hem de bu tespitlerden yola çıkarak ülkedeki genel sosyolojik değerlendirmelerine dayanan yazılar göze çarpıyor.
Özellikle insanların o zamanlar kitap okuma alışkanlıklarının şimdikinden daha farklı olduğu açıkça görülüyor. O zamanlar kalın kitap okuma arzusunun ise, hem verilen ücretin gerçek anlamda karşılığının alınması hem de karakter çeşitliliğinin fazla olmasından imtina edilmesi olduğu görülüyor.
Bununla birlikte yazar, esasında çoğu kitabın da yalnızca okumak için yazılan eserlerden olduğunu ve iyi kitabın diğer film, müzik ve benzeri sanat dallarında görüleceği üzere çok fazla olmadığının altını çizmeyi başarıyor. Bu konuya ilişkin ünlü Türk düşünürlerinden birisinin de söylediği gibi; bazı kitaplar okuyup geçmek için, bazı kitaplar dikkatli bir şekilde okunmak için, bazıları ise okunup notlar alınarak üzerine ciddi bir şekilde düşünmek için yazılır görüşünün daha basit bir halini getiriyor.
Yine yazar, özellikle 1949’da yayınlanmış olan 1984 eserinin temelini teşkil eden birçok düşüncesini de 1946’da kaleme aldığı yazılardan edinmiş olduğunu açıkça gösteriyor. Notlar bölümünde uzun bir şekilde alıntılanarak gösterilen kısımların, gerçek anlamda totaliter rejimler tarafından ne kadar ince detayına kadar kontrol altında tutulduğunun anlatımını gerçekleştiriliyor. Burada despot ve totaliter rejimlerin yazılara ilişkin görüş farkını da ifade eden yazar, bu iki kavramın birbiriyle genelde eş anlamlı gibi kullanılmasının yanlışlığını gözler önüne seriyor.
Eser, genel anlamda Orwell’in romanlarında görmüş olduğumuz siyasi ve ideolojik kavramlar üzerine oldukça fazla eğiliyor. Ancak eserin başındaki ilk iki yazının bu konulardan bağımsız okunması gerekiyor. Sigaralar ile kitapların masraflarını kıyaslayan dönem insanını da eleştiren yazarın, kitap okumanın bu günlük harcama ücretlerine yaklaşmadığı müddetçe dünyadaki insanların aynı sorunları yaşanacağının da mesajını veriyor.
Sonuç olarak eser, Orwell’in şahsi düşüncelerini ve hayat görüşünü daha açık bir şekilde öğrenmek isteyen okuyucular için adeta yazarla bir muhabbet ortamı oluşturmayı başarıyor. Bu yönüyle de kesinlikle incelenmeyi hak ettiğini gösteriyor.
ALINTILAR(*):
Tahminlerim doğruya biraz olsun yaklaşıyorsa; bu, neredeyse yüzde yüzü okuryazar olan ve ortalama insanın sigaraya, bir Hint köylüsünün tüm geçimi için sahip olduğundan daha fazla para harcadığı bir ülke için gurur kaynağı olamaz. Ve kitap tüketimimiz bu kadar düşük olmaya devam ederse, en azından, bunun nedeninin, kitapların atın alındıkları ya da ödünç alındıklarında çok pahalı olmalarından değil, okumanın köpeklere, sinemaya ya da puba gitmekten daha az heyecan verici bir meşgale olmasında yattığını itiraf edelim.
Erkeklerin roman okumadığı doğru değil faka kimi kurmaca dallarından tümüyle kaçındıkları doğru. Erkekler ya saygı duyulabilecek romanları okuyor ya da polisiye hikayeleri.
Diğer bir dikkat çekici şeyse, Amerikan kitaplarının rağbet görmemesi. Yayıncıların her iki üç yılda bir endişeye kapılmasına yol açan bir başkası, kısa öykülere rağbet olmaması. Kütüphanecinin kendisi için kitap seçmesini isteyen neredeyse herkes, “kısa öykü istemiyorum,” ya da Alman bir müşterimizin dile getirdiği biçimiyle “küçük öykü arzulamıyorum,” diyor. Nedenini sorduğunuzda, her hikayede yeni birtakım karakterlere alışmanın fazla yorucu olduğunu anlatıyorlar; ilk bölümden sonra artık düşünmeyi gerektirmeyen bir romanın içine girmeyi seviyorlar.
Kitaplarla herhangi türden profesyonel bir bağlantısı olmadıkça insan, çoğunluğunun ne kadar kötü olduğunu fark etmiyor.
Çağımızdaki her şey, diğer tüm sanatçıları olduğu gibi yazarı da kendine üstleri tarafından verilen konular üzerinde çalışan ve kendi gözlerindeki haliyle gerçeğin bütününü asla anlatmayan küçük memurlara dönüştürmek için birlik olmuş durumda.
Yalnız kalmayı göze almak, ideolojik anlamda bir suç olduğu gibi uygulamada da tehlikelidir.
Totaliter bir devlet, aslında bakılırsa bir teokrasidir ve yönetici kastı, konumunu korumak adına yanılmaz görünmek zorundadır. Totalitarizm, aslında, geçmişin sürekli değiştirilmesine ve uzun vadede muhtemelen nesnel gerçekliğin varlığına inançsızlığa ihtiyaç duyar.
Yazın kimi zaman despot rejimlerde gelişti ama sıkça vurgulandığı üzere, geçmişteki despotizmler totaliter değildi. Baskı aygıtları daima verimsiz, yönetici sınıfları genelde ya yozlaşmış ya kayıtsız ya da yarı liberal görüşteydi ve egemen dini doktrinler genellikle mükemmeliyetçiliğe ve insanın yanılmazlığı mevhumuna karşı işliyordu.
Kitaplar, büyük ölçüde bürokratlar tarafından planlanacak ve o kadar çok elden geçecekler ki bittiklerinde, Ford marka bir otomobilin montaj hattının sonunda olduğundan daha bireysel bir ürün olmayacaklar.
Entelektüel özgürlüğe ve nesnel gerçeklik tasavvuruna yapılan her saldırının uzun vadede tüm düşünce dallarını tehdit ettiğini göremiyorlar.
Günah, yaptığın bir şey olmak zorunda değildi, başına gelen bir şey de olabilirdi. Ama ne olursa olsun, bu, çocukluğumda aldığım büyük ve kalıcı bir dersti: İyi olmamın mümkün olmadığı bir dünyadaydım. Ve içine fırlatılıp atıldığım çevrenin acımasızlığını ilk kez fark etmemi sağlayan çifte dayak bir dönüm noktasıydı.
O zaman güçlülerin yönettiği bir dünyada güçsüzlere sunulan ahlaki ikilemin ötesini göremiyordum: Kuralları çiğne ya da yok ol.
DEĞERLENDİRME:
Konu: Eserde, yazarın dönemin toplumsal gerçeklerine ve insanlığın temel kavramlarına ilişkin düşüncelerine yer verilmektedir.
Üslup: Orwell’in romanlarında görülen üslubun aynı şekilde kendi düşünce yazılarında da mevcut olduğu görülmektedir. Bu durum, yazar ile okuyucu arasında muhabbet ediyormuş hissini uyandırdığı gibi, yazarın düşüncelerinin romanlarda olduğu gibi karakter perdesinin kaldırılarak doğrudan ulaşılabileceği bir eserin meydana getirilmesini sağlamaktadır.
Özgünlük: Eser niteliği itibariyle bu kategoride değerlendirilmeyecektir.
Karakter: Eser niteliği itibariyle bu kategoride değerlendirilmeyecektir.
Akıcılık: Üslup bölümünde ifade edilen hususlara dikkat edildiğinde, eserin türüne göre oldukça sürükleyici bir yapısının olduğu ifade edilmelidir. Yazının düşünce kısımlarının yazarın doğrudan anılarıyla bezenmesi neticesinde okuyucu için bir olay örgüsü oluşma hissiyatının bu unsura müspet yönde büyük bir katkı sağladığının belirtilmesi gerekmektedir.
Genel: Yukarıda belirtilen kriterler uyarınca 10 üzerinden gerçekleştirilen değerlendirmede:
Konu: 8
Üslup: 8,5
Akıcılık: 8
puanlarını alan eserin genel ortalaması ise, 8,2 puandır. Eser, 8 barajının da üzerine geçen ve kesinlikle okunması gereken düşünce yazısı kitaplarından birisi olduğunu göstermektedir.
(*) : Alıntılar başlığındaki bütün kısımlar:
KİTAPLAR VE SİGARALAR
Yazar: George Orwell
Yayınevi: İthaki Yayınları
Baskı: 1. Baskı – Temmuz 2021
kapakta kullanılan fotoğraftaki kitaptan alıntı olarak kullanılmıştır.
Commentaires