top of page
kirmizicantaliavukat

KONUŞMALAR - KONFÜÇYÜS



YORUMLAR:


Konfüçyüs’ün öğrencileri ile konuştuğu hususların kaydedilerek kitap haline getirildiği eserde, Üst İnsan olmak için gerekli olan şartlar ve insanlara geçmişten bugüne verilmekte olan bilgeliğin esasları ile erdemli, ahlaklı olmanın koşulları işlenmektedir.


Eserin notlar başlığı altındaki başlangıcında koyu renkle belirtilmiş olan Temel Kavramlar Bölümündeki tanımların okunduktan sonra diğer kısımlara geçilmesi, metindeki anlamın daha net bir şekilde idrak edilebilmesi için büyük bir önem teşkil etmektedir.


Konfüçyüs’ün tarihine ve hayatına ilişkin giriş kısmında kısa bir bilgilendirme yer almaktadır. Bu bölüm ile de esasında ünlü filozofun Platon’dan 100 yıl önce kendi akademisini açarak aynı Antik Yunan’da olduğu gibi öğrencilerine ders ve öğütler verdiği görülmektedir.


Eserde işlenen hususlar ise, binlerce yıldır süregelen ve insanlığı meydana getiren temel kavramlar olarak kısaca özetlenebilir. Bu hususlar net ve yalın bir şekilde notlar bölümünde belirtildiğinden tek tek burada bahsedilmeyecektir.


Eserde görüleceği üzere, Konfüçyüs’ün meydana getirdiği daha doğrusu sonradan tashih ederek daha önemli manalar kazandırdığı Üst İnsan mefhumu, eserin belki de kilit kavramı olarak adlandırılabilir. Normalde Üst İnsan’ın manasının yönetici veya üst zümrelere ait bir kelime olarak kullanıldığı Çin’de, Konfüçyüs’ün bu tanımlaması ile kavram bütün insanları kapsayan ve insanları gerçekten incelenmesi gerektiği gibi karakterlerine göre değerlendiren bir hale bürünmüştür. Ayrıca Üst İnsan’ın yönetici, erdemli ya da zengin olmayı istemesi gibi durumlarda ne tarz yollar izlemesi gerektiği ve nasıl bir kişiliğe sahip olması gerektiğine dair çok önemli mesajlar verilmiştir.


Esasında eserde bahsedilen bütün hususlar, insanlığın binlerce yıldır üzerinde durduğu ortak değerler olarak göze çarpmaktadır. Ancak bu değerler kimi kültürlerin de etkisiyle farklı yöntemler ve şekillerde bahsedilebilmektedir. Burada da aynı şekilde Çin kültürünün etkisinden meydana gelen ve günümüzde daha sık görülmesi hasebiyle batı anlayışına aykırı bazı değerler de dikkat çekmektedir.


Bununla birlikte, eserde en dikkat çeken hususlardan bir tanesi ise; söz konusu kültür ve değer anlayışlarının ülkemizin kültürü ile olan benzerliğidir. Bu konuda elbette yüz yıllarca Çinliler ile sınırdaş olmamızın etkisi görülmektedir ancak Orta Asya’dan göç etmemize rağmen hala Çin ile ortak kültürel değerlerin bulunması, incelenmeye değer bir konu olarak göze çarpmaktadır.


Sonuç olarak eser, kendisini geliştirmek ve üstün mertebede insan olmanın kişinin mevki veya kıdemi ile değil karakterini esas alarak yapmasını savunan ve bu konuda önemli öğretiler sunan bir deneme kitabı olarak her kesimden, her amaca yönelik kişilerce okunması gereken bir eser olarak belirtilebilir.


NOTLAR(*):


  1. Platon’dan yaklaşık 100 yıl önce Konfüçyüs, kendi okulunu kurmuştur. Akademisinde şiir, müzik, tarihi belgeler ve kroniklerden oluşan temel antik metinleri kullanmıştır.

  2. Junzi “Üst İnsan” kavramını yönetici veya soylu sınıftan gelen anlamından çıkarıp karakter açısından “Üst İnsan” olarak tanımlaması da bunun en önemli göstergelerindendir. Böylece daha önce Junzi yani kelimenin ilk anlamıyla soylu olmanın yerine hangi sınıftan olursa olsun karakter açısından “soylu” olmayı yerleştirmiştir. Bu da soyluluğu doğuştan gelen bir şey değil, doğruluk, insanlık, erdem ve ahlaklı olmakla ilgili hale getirmiştir.

  3. Geçmişi geri getiremezsin; gelecek de çok uzakta. (Sunuş Bölümünden Notlar)

  4. Gök: Antik dönem Çin felsefesinin temel kavramlarındandır. Üç farklı anlamı ifade edebilir; birincisi fiziksel olarak Gök ve insanlar dışında doğanın tamamı. İkincisi evrendeki her şeyi kontrol eden ruhani varlık. Üçüncüsü her şey ve bütün varlıklar tarafından gözlemlenebilen ve insan doğası, ahlak, sosyal ve siyasi düzenin temeli olan evrensel kurallar.

  5. Göğün Oğlu: İmparator veya hükümdar anlamına gelir.

  6. Göğün Emri: Göğün Emri’nin üç anlamı vardır. Birincisi Gök’ün insanlar üzerindeki düzenleyiciliğidir. Bu düzen ve öncelikle yöneticinin değiştirilmesidir. İkinci anlamı alın yazısı veya kaderdir; insanın gücünü sınırlayan ve aşan şeyleri ifade eder. Üçüncü anlamı da insanın karakteridir.

  7. Üst İnsan: Kelimenin en eski ve ilk anlamı kişinin sosyal statüsünü açıklamaktadır. Genellikle hükümdar, yönetici veya aristokratlar için kullanılmıştır. Konfüçyüs bu kelimeye ahlaki bir boyut katarak ahlaklı ve erdemli kişi anlamında kullanmıştır. Bu kavramın karşıtı Küçük İnsan’dır.

  8. Küçük İnsan: İlk anlamıyla yönetilenleri kasteder ve kişinin sosyal statüsünü açıklamak için kullanılır. Zaman içinde kelime ahlaki bir boyut da kazanarak Jun Zi – Üst İnsan’ın karşıtı anlamında kullanılmıştır.

  9. Zhou Hanedanı döneminde belirlenen kurallara göre hükümdarın yedi; bir şehzade veya beyin beş; yönetici durumdaki üst düzey memurun üç ve bilgili kişilerin ise sadece bir Ata Tapınağı’na sahip olmalarına izin verilirdi. Sıradan insanların tapınak sahibi olmalarına izin verilmezdi. Eğer bir hanedan veya beylik yenilip ortadan kaldırılmışsa onlara ait Ata Tapınakları da genellikle yıkılırdı. Ata Tapınakları aile ve devletin devamlılığının ve aynı yapıya sahip olmalarının sembolüydü. (Temel Kavramlar Bölümünden Notlar)

  10. Konfüçyüs der ki: “Üst İnsan yemek yerken midesini tıka basa doldurmaz; yaşadığı yerde rahatlık aramaz; iş yaparken süratli, konuşurken dikkatlidir.

  11. Konfüçyüs der ki: “Beni anlamazlarsa endişe etmem; endişem, benim onları anlayamamamdır.”

  12. Konfüçyüs der ki: “On beşimde kendimi öğrenmeye verdim, otuzumda ayaklarımın üzerinde durdum, kırkımda her türden bilgiyi kavradım ve şüphelerden kurtuldum, ellimde Göğün Emri’ni öğrendim, altmışımda başkalarının ettiği sözleri duyar duymaz gerçekle yalanı ayırt etmeyi, yetmişimde kaideleri çiğnemeden istediklerimi yapmayı öğrendim.”

  13. Konfüçyüs der ki: “Eski bilgilerini tekrar ederken yeni şeyler öğrenen ve eski bilgilerde yenilik keşfeden kişi, öğretmen olmaya uygundur.”

  14. Konfüçyüs der ki: “Sadece öğrenmek ve öğrendikleri üzerinde düşünmemek boş bir iştir; öğrenmeden boş boş düşünmek ise güvensizlik getirir.”

  15. Konfüçyüs der ki: “Sana bilmenin ne olduğunu öğreteyim! Bildiğini biliyorsan, biliyorsun demektir; bilmediğini de biliyorsan, işte budur bilmek.”

  16. Biri Konfüçyüs’e şöyle sordu: “Neden beylik devlet hizmetinde görev almıyorsunuz?” Konfüçyüs cevap verdi: “İyi bir evlat ol, böylece kardeşlerini de sevmiş olursun ve beylik hizmetine de olumlu katkın olur. İşte böylece beyliğe hizmet etmiş olursun, beyliğe hizmet için mutlaka bir memuriyete girmek neden gerekli olsun ki?

  17. Konfüçyüs der ki: “Bir makama sahip olamamaktan dolayı endişelenme, sadece o makama layık olmaya çalış; başkalarının seni tanımamasından endişelenme, seni tanımaları için gerekeni yap.”

  18. Konfüçyüs “bilmiyorum” dediğinde aslında gerçekten bilmediği anlamına gelmez. Bu sadece onun olumsuz konuşmasının başka bir yoludur.

  19. Konfüçyüs, yakınlarından biri ölmüş kişinin yanında yemek yerken asla karnını tamamen doyurmaz.

  20. Konfüçyüs der ki: “Kutsal insanlarla karşılaşmam mümkün değil; Üst İnsanlarla karşılaşsam bu bana yeter.” Ardından ekledi: “İyi insanlarla karşılaşmam mümkün değil; dürüst insanlarla karşılaşsam yeter. Aslında yokken varmış gibi yapan, boşken doluymuş gibi davranan, fakirlik içinde olup da gösteriş seven insanların dürüst olmaları zordur.

  21. Konfüçyüs der ki: “Kişinin dış görünüşü saygılıysa fakat görgü kurallarını bilmiyorsa o kişi sıkıcı olur. Açıkgöz olsa da görgü kurallarını bilmiyorsa korkak olur. Cesur olsa da görgü kurallarını bilmiyorsa gözü kara bir şekilde felaket getirir. Açık sözlü olsa da görgü kurallarını bilmiyorsa başkalarını rencide eder. Yöneticiler kendi akrabalarına iyi davranırsa,, halk da iyilik ve ahlak yoluna girer. Yöneticiler arkadaşlarını geride bırakmazsa halk da başkalarına karşı acımasız olmaz.”

  22. Zeng Zi der ki: “Bilgili insan, sağlam iradeli olmalıdır çünkü yükü ağırdır, yolu uzundur; bu dünyada iyiliği gerçekleştirme sorumluluğu onundur; bu yük ağır değil midir? O ancak ölünce istirahat edebilir, bu da çok uzak değil midir?

  23. Konfüçyüs der ki: “Halkı bizim yolumuza sevk edebiliriz ancak bunun sebebini anlamalarını sağlayamayız.”

  24. Konfüçyüs der ki: “Eğer o makamda değilsen o makamda ne yapılması gerektiğini de düşünme.”

  25. Konfüçyüs der ki: “Bir şeyler öğrenilecek ama birlikte başarı elde edilemeyecek insanlar vardır; birlikte başarı elde edebilecek ancak birlikte kaidelere göre yürünemeyecek insanlar vardır; birlikte kaidelere göre yürünebilecek ancak ortaya çıkan durumlara göre birlikte hareket edilemeyecek insanlar vardır.”

  26. Zilu ruhlara nasıl hizmet edileceğini sordu. Konfüçyüs cevap verdi: “Hayatta olanlara hizmet edemezken ölülere nasıl hizmet edilecek?” Zilu tekrar sordu:” Ölümün ne olduğunu size sormak isterim.” Konfüçyüs cevap verdi: “Yaşamın ne olduğunu tam olarak anlayamadık; ölümü nasıl anlayalım?

  27. Konfüçyüs şöyle dedi: “Erdemli insan yavaş konuşur.” Si Maniu şöyle sordu: “Yavaş konuşmak erdemli olmak mıdır?” Konfüçyüs cevap verdi: “Bunu yapmak kolay değildir.”

  28. Konfüçyüs der ki: “Doğru ve dürüst insanları bul, ahlaksız insanlardan daha yüksek makamlara getir; böylece ahlaksızlar da doğru ve dürüst olmak zorunda kalır.”

  29. Konfüçyüs der ki: “Hükümdarın doğruysa emir vermese de işler yürür. Hükümdarın karakteri doğru değilse, emir bile verse halk onun emirlerine güvenip yerine getirmez.”

  30. Konfüçyüs der ki: “En iyisi köydeki iyi insanların sevdiği ve kötü insanların da nefret ettiği kişidir.”

  31. Konfüçyüs der ki: “Üst İnsan’ın emrinde çalışmak kolay, beğenisini kazanmak zordur. Doğru işler yapmazsanız onun beğenisini kazanamazsınız. O, çalıştırdıklarına yetenekleri ve ahlaklarına göre iş verir. Küçük İnsan’ın emrinde çalışmak zor, beğenisini kazanmak kolaydır. Doğru olmayan işler yapsanız bile onun beğenisini kazanırsınız. O, bir iş için birini seçtiğinde mümkün olan her yolla onun kusurunu arayacak, mükemmel olmasını isteyecektir.”

  32. Konfüçyüs der ki: “Fakir olup kin gütmemek zordur; varlık ve mevki sahibi olup mağrur olmamak kolaydır.”

  33. Konfüçyüs: “Çıkar gördüğünde elde etmenin doğru olup olmadığını düşünen; tehlike ile karşılaştığında hayatını otaya koyan; uzun süren zor günlerinde ettiği yemini unutmayan kişilere de mükemmel insan denilebilir.”

  34. Konfüçyüs der ki: “Kişi uzun vadeyi düşünmüyorsa, yakın zamanda mutlaka zorluk çekecektir.”

  35. Konfüçyüs der ki: “Öldükten sonra adı insanlar tarafından anılmazsa Üst İnsan işte buna hayıflanır.”

  36. Konfüçyüs der ki: “Üst İnsan ciddidir, ısrar etmeden sağlam durur, başkalarıyla iyi geçinir ama onlardan biri olmaz.”

  37. Konfüçyüs der ki: “Üst İnsan kararlıdır ama sabit fikirli değildir.”

  38. Konfüçyüs der ki: “Aynı fikirde olmayanlar birlikte plan yapamaz.”

  39. Konfüçyüs der ki: “Hükümdar ile konuşurken yapılacak üç hata vardır: Sıra kendisine gelmeden konuşmaya acelecilik denir; konuşması gerektiği anda konuşmamaya bir şeyleri gizlemek denir; bir şey söylemeden önce hükümdarın yüz ifadesine bakmamaya gözleri kör olmak denir.”

  40. Konfüçyüs der ki: “Üst İnsan üç şeye dikkat etmelidir: Gençken ve kanı kaynarken, güzelliğe delice bağlanmamalıdır; yetişkin olup sakinleşince kavgacı olmamaya dikkat etmelidir; yaşlanıp da enerjisi düşünce açgözlülüğe dikkat etmelidir.”

  41. Konfüçyüs şöyle dedi: “Eğer erdemi seviyor ve öğrenmeyi sevmiyorsan kolayca kandırılırsın. Eğer akıllı olduğunu göstermek istiyor ve öğrenmeyi sevmiyorsan, bu kusur ahlaksızlığa ve temelsiz olmaya yol açar. Dürüstlüğü seviyor ama öğrenmeyi sevmiyorsan, başkaları seni kolayca kullanır ve kendine zarar verirsin. Samimiyeti seviyor ancak öğrenmeyi seviyorsan, bu kusur iğneleyici konuşmana ve kalp kırmana neden olur. Cesareti seviyor ama öğrenmeyi sevmiyorsan, başın beladan kurtulmaz ve felakete sürüklenirsin. Kendinden emin olmayı seviyor ama öğrenmeyi sevmiyorsan, bu kusur seni umursamazlığa götürür.”

  42. Konfüçyüs: “Üst İnsan cesur olup doğru olmazsa, sorun çıkarır ve isyan eder. Küçük İnsan cesur olup doğru olmazsa, soyguncu olur.”

  43. Zi Xia der ki: “Küçük İnsan hatalarını örtmek için mutlaka bir yol bulur.”

  44. Zi Xia der ki: “Üst İnsan üç değişiklik gösterir: uzaktan bakınca ciddi; yaklaşınca nazik ve sıcakkanlı; sözlerini duyunca da anlarsın ki katı ve özenli.”

  45. Zi Xia der ki: “Büyük işlerde sınırları aşmamak gerekir, küçük işlerde ise esnek olmak kabul edilebilirdir.”

  46. Konfüçyüs: “Üst İnsan halka faydalı işler yapar; müsriflik yapmaz; halkı çalıştırır ama halk bu nedenle ona kin gütmez; kendisi insanlık ve doğruluğu arar; istekli ancak açgözlü değildir ve ağırbaşlı ama acımasız değildir.”

  47. Konfüçyüs: “İnsanları eğitmeden onları cezalandırmak gaddarlıktır. Yaptıkları işi onları uyarmadan kontrol etmek acımasızlıktır. Önce gevşek davranıp sonra aniden işlerini bitirmelerini istemek baskıdır. İnsanlara hak ettikleri şeyleri verirken cimrilik yapmaya da küçüklük denir.”

DEĞERLENDİRME:


Konu: Eser, Konfüçyüs’ün kendisini geliştirmek ve üstün mertebede insan olmanın kişinin mevki veya kıdemi ile değil karakterini esas alarak yapmasını konu edinen yazılarından oluşmaktadır.


Üslup: Eser, önemli ve hassas konuları dahi kısa, sade ve net bir şekilde okuyucusuna iletmeyi başaran oldukça etkileyici bir üsluba sahiptir. Bu yönüyle de Konfüçyüs’ün az konuşup öz konuşmayı savunan tezini destekler mahiyette bir biçeme sahip olduğunu göstermektedir.


Özgünlük: Eser, yazıldığı dönem dikkate alındığında en eski öğüt kitaplarından birisi olarak göze çarpmaktadır. Eserin tür olarak özgünlük kategorisi tarafından iddialı olması beklenmemektedir. Bu yönüyle, bu tarz yazı ve öğretilerin eski destanlarda bile geçtiği dikkate alındığında yazıldığı dönemde dahi özgün olarak nitelenmesinin pek mümkün olmadığı görülmektedir.


Karakter: Eser niteliği itibariyle bu kategoride değerlendirilmeyecektir.


Akıcılık: Üslup bölümünde bahsedilen unsurlar dikkate alındığında, eserin tek okunuşta ve sakin bir şekilde bitirilmesi kitabın türü de dikkate alındığında oldukça sürükleyici olduğunu göstermektedir. Söz konusu başarım ise, özellikle üslupta belirtilen unsurların net bir şekilde bir araya gelmesinden kaynaklanmaktadır.


Genel: Yukarıda belirtilen kriterler uyarınca 10 üzerinden gerçekleştirilen değerlendirmede:


Konu: 8

Üslup: 8

Özgünlük: 4

Akıcılık: 8


puanlarını alan eserin genel ortalaması ise, 7 puandır. Eserin deneme niteliğine rağmen özgünlük unsuru yönünden düşük puan alması değerlendirmede kıstas alınması gereken nokta değildir. Diğer kategoriler dikkate alındığında kesinlikle okunması gereken kitaplardan olduğunu belirtmek gerekmektedir.


(*) : Notlar başlığındaki bütün kısımlar:

KONUŞMALAR

Yazar: Konfüçyüs

Yayınevi: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları

Baskı: 1. Baskı – Mart 2021

kapakta kullanılan fotoğraftaki kitaptan alıntı olarak kullanılmıştır.

Comentarios


bottom of page