top of page

TOTEM VE TABU - SIGMUND FREUD



YORUMLAR:


Sigmund Freud tarafından kaleme alınmış olan eser, psikolojik teknikler eşliğinde totem ve tabu kavramlarının evveliyatı ile bu mefhumlar üzerine yapılmış olan bilimsel çalışmaların yorumlamalarını konu edinmektedir.


Yazar tarafından oldukça detaylı bir anlatımla ifade edilen bu iki kavramın tarihçesinden başlanarak insanlığın ilk zamanlarından beri bu kavramların bulunduğuna değinilmiştir. Yine bu kavramlar arasındaki benzerlik ve farklılıklara da değinilen eserde, ilgili kavramların birçok bilim dalı yönünden de tetkik ve analizlerinin gerçekleştirilmesi yapılmıştır. Tetkikler gerçekleştirilirken yazar, hem kendi alanından hem de diğer alanlarda birçok bilim insanından alıntı yapmıştır.


Görüleceği üzere eser, bilimsel bir metotla kaleme alınan, tabu ve totemin insanlığın ilk zamanlarındaki inanış biçimlerinin doğaya ve yaşadıkları bilinmezliklerden kaynaklandığını ifade etmektedir. Bununla birlikte, insanlığın gelişimiyle bazı totem ve tabuların azaldığının ve bazılarının yıkıldığının da ifade edildiği görülmektedir.


İnsanların dini inanışlarına ilişkin de değerlendirmelerinde özellikle totemlerin bunun öncüsü olduğunu ifade eden yazarın, dini inanışların temelindeki kaidelerin insanlığın binlerce yıldır kümülatif olarak edinmiş olduğu geleneklerin kurallaştırılması olarak yorumladığı görülmektedir. Toplumların bulunduğu coğrafi bölgeler ve yaşayış tarzlarının totemlerin ve dini değerlerin belirlenmesinde büyük öneme sahip olduğu da birçok örnekle açıklanmıştır. Yine yazar tarafından, ruh kavramının da totem anlayışından kaynaklanan bir inanış olduğu iddia edilmiştir.


Eser, genel manada dini kurallar ve dokunulmaz olan hususlara değindiği gibi günlük yaşamda yazılı olmayan bazı engellerin de tabulardan kaynaklandığını ifade etmektedir. Ancak bu iki kavramın birbiriyle karıştırılmaması gerektiğini belirtmektedir. Bu yönüyle eser, dini veya manevi duyguların esasında insanların kendi ihtiyaçları doğrultusunda türediğini yani bir yaratıcı tarafından peygamberler ile gönderilmediğini iddia etmekte ise de eserinin başında Yahudilere özgü bir önsöz ile kitaba başlaması kendisinin de inandığı bir semavi din olduğunu göstermektedir. Bu husus açıkladığı konular doğrultusunda doğrusunu bildiği bir durumun tam aksini yaşadığını okuyucusuna hissettirmektedir. Bununla birlikte özellikle tabulardan gelen yazılı olmayan günlük hayat kurallarına ilişkin tespitlerinin dikkate değer unsurlar barındırdığı görülmektedir.


Sonuç olarak eser, özellikle psikanalize ilgili olan okuyucular tarafından totem ve tabu kavramlarının teknik bir incelemesini gerçekleştirmek isteyenler için değerlendirilmesi gereken kitaplardan olduğunu göstermektedir.


NOTLAR(*):


  1. Bu küçük kitaba adını veren iki ana konu, totem ve tabu, kitapta aynı yöntemle ele alınmamaktadır. Tabunun analizi, meseleye çok daha sağlam yaklaşan kapsamlı bir özümleme denemesidir. Totemizm incelemesi ise şu açıklamayla yetinmek zorunda: Psikanalitik bakışın totem meselesinin açıklığa kavuşturulmasına katkısı şimdilik bundan ibarettir. İki konu arasındaki bu farklılık, tabunun toplumumuzda varlığını esasen hala sürdürüyor olmasından kaynaklanır; tabu her ne kadar olumsuz biçimde ifade edilse ve başka meselelerle ilgili olsa da, psikolojik doğası itibariyle Kant’ın, zorlayıcı bir güce sahip ve her türlü bilinçli motivasyonu dışlayan kategorik buyruğundan farksızdır. (Yazarın Önsöz Bölümünden Notlar)

  2. Kuzey ABD Kızılderililerinden alınan totem kelimesi, ilk kez 1791’de İngiliz J. Long tarafından “Totam” biçiminde kullanılmıştır. Totemci kurumlar Avustralyalılar dışında Kuzey ABD yerlilerinde, ayrıca Okyanusya adalarının halklarında, Doğu Hindistan’da ve Afrika’nın büyük bir bölümünde gözlemlenmiş ya da gözlemlenmektedir. Fakat yorumlanması zor izler ve kalıntılar, totemciliğin Asya ve Avrupa’nın eski Ari ve Sami halkları arasında da bir zamanlar mevcut olduğunu gösterdiğinden, pek çok araştırmacı, totemciliği insanlığın gelişim sürecinin her yerde yaşanmış bir evresi olarak görme eğilimindedir.

  3. Bize göre tabu kelimesinin anlamı birbirine zıt iki yöne ayrışır. Bir yandan, kutsal, kutsanmış; diğer yandan da tekinsiz, tehlikeli, yasak, kirli manasına gelir.

  4. Tabu kısıtlamaları dini ya da ahlaki yasaklardan farklıdır. Bir tanrının emirleriyle ilintili değildir bunlar, esasında kendinden menkul yasaklardır; tabunun ahlaki yasaklardan farkı, kaçınılması gereken şeylerin lüzumunu bildiren ve bu lüzumun gerekçelerini de sunan herhangi bir sisteme sokulamamasıdır.

  5. İnsanlığın ilk ceza sistemleri de tabuyla bağlantılıdır.

  6. Tabunun asıl kökenleri, ayrıcalıklı zümrelerin çıkarlarından daha derinlerde yatar; kökenleri insani dürtülerin en ilkeli, aynı zamanda da en kalıcısı olan bir korkuya demonik güçlerin etkisinden duyulan korkuya dayanır. Zamanla tabu demonizmden bağımsızlaşarak kendinden menkul bir güce dönüşmüş, önce törelerin ve geleneklerin, sonunda da yasanın zorlayıcı gücü haline gelmiştir.

  7. Obsesif yasaklar (nevrotiklerdeki) ile tabu arasındaki ilk ve en dikkat çekici benzerlik, bu yasakların nedensiz olması ve de kökenlerinin bilinmemesidir. Obsesyon hastalarının bununla ilgili söyleyebildiği tek şey, yasağın çiğnenmesinin çevrelerindeki bir kişiye zarar vereceğine dair muğlak bir his içinde olmalarıdır.

  8. Tabu kadim bir yasaktır, dışarıdan dayatılmıştır ve insanların en güçlü arzularını gemlemeye yöneliktir. Tabuyu çiğneme arzusu bilinçdışında yaşamaya devam eder; tabuya itaat eden insanlar, tabulaştırılmış kişilere karşı ambivalan (Aynı anda iki zıt düşünceye birden sahip olan kişiler) bir tutum içindedir.

  9. Ölüler öldürür; bugün ölümü simgelemekte kullandığımız iskelet, bizzat ölümün de bir ölüden ibaret olduğunu anlatır.

  10. Kişi bilmediği, bilmek de istemediği düşmanlığı iç dünyasından alıp dış dünyaya fırlatır, kendisinden uzaklaştırıp başkasına yöneltir. Bizler, hayatta kalanlar, ölen kişiden kurtulduğumuza sevinmeyiz, tam tersine onun yasını tutarız, ama ne gariptir ki, başımıza bir felaket gelmesine sevinen, bizi ölüme sürüklemeye çalışan kötü bir demona dönmüştür o. Hayatta kalanların bu feci düşmandan korunması gerekiyordur şimdi; içsel baskı ortadan kalkmış, onun yerini dışsal bir baskı almıştır.

  11. Dar anlamda ruh tasavvurları, geniş anlamda bizatihi ruhsal varlıklara ilişkin öğretiye animizm denir. Bir de, animatizm denen, bize cansız görünen doğanın canlı olduğu öğretisi vardır ve animalizm ile manizm de bu kapsama girer.

  12. Şöyle ki; ilkeller tek tek insanların da doğaya benzer şekilde ruh dolu olduğuna inanır. Kişilerin içinde, kendi meskenlerinden ayrılıp da başka insanların bedenine girebilen ruhlar vardır; bu ruhlar manevi etkinliklerin taşıyışıdır ve bir dereceye kadar bedenlerden bağımsızdır.

  13. Yazarlardan yola çıkacak olursak, insanlık çağlar boyunca üç düşünce sistemi, üç büyük dünya görüşü yaratmıştır: animist (mitolojik), dinsel ve bilimsel dünya görüşü. Bunların arasında en kadim olan animizm, belki de en tutarlı, en kapsamlı düşünce sistemi olarak dünyanın yapısına eksiksiz bir açıklama getirir. İnsanlığın bu ilk dünya görüşü psikolojik bir teoridir.

  14. İnsanlar kafalarındaki düzeni, dünyanın düzeni sanmışlar, düşüncelerini nasıl kontrol edebiliyorlarsa ya da ettiklerini sanıyorlarsa diğer şeyleri de kontrol edebilecekleri zannına kapılmışlardır.

  15. Egzogami: Dış evlilik, kişinin aile ve soy bağı bulunan çevrenin dışında birisiyle evlenmesi kuralı

  16. Totemci sistemle ilgili yeni görüşlerin aksine ve daha eski görüşler doğrultusunda psikanaliz bize, totemcilik ile egzogami arasında sıkı bağ kurmamızı ve aynı kökenden geldiklerini savunmamızı buyurmaktadır.

DEĞERLENDİRME:


Konu: Eser, psikolojik teknikler eşliğinde totem ve tabu kavramlarının evveliyatı ile bu mefhumlar üzerine yapılmış olan bilimsel çalışmaların yorumlamalarını konu edinmektedir.


Üslup: Eserde kullanılan anlatımın, teknik tabir ve bilimsel alıntılardan meydana geldiği dikkate alındığında sıradan bir roman yalınlığının bulunmadığı ifade edilmelidir. Bu yönüyle eser, okuyucusu için bazı kavram ve tabirlerin incelenmesini gerektiren bir nitelik ifade etmektedir. Bu konuda özellikle bazı kavramların daha net bir şekilde açıklanarak konuya devam edilmesi halinde daha anlaşılır bir üslup meydana getirmenin kolaylaşacağının belirtilmesi gerekmektedir. Dolayısıyla üslup yönünden roman ya da hikaye gibi daha yalın ve net kitaplara ilgili olan okuyucuların dikkatini çekecek bir nitelikte gözükmemektedir.


Özgünlük: Eser, konusu itibariyle yazılmış olduğu 1915 yıllarında, psikanaliz üzerine büyük çalışmalar gerçekleştirmiş Freud tarafından kaleme alındığından bahsettiği iki kavramın bu zamana kadar böylesine detaylı bir şekilde irdelendiği nadir eserlerden birisi olarak telakki edilebilir. Bu yönüyle konusuna ve türüne göre özgün bir eser olarak değerlendirilebilir.


Karakter: Eser, türü itibariyle bu kategoride değerlendirilmeyecektir.


Akıcılık: Üslup bölümünde ifade edilen hususlar dikkate alındığında eserin, roman ve hikaye gibi daha sürükleyici içeriklere sahip olabilecek kitaplar gibi akıcılık unsuruna sahip olmadığı ifade edilmelidir. Ancak bilimsel bir eser olan bu kitabın okuyucusu için söz konusu unsurun önemli olmadığının da belirtilmesi gerekmektedir.


Genel: Yukarıda belirtilen kriterler uyarınca 10 üzerinden gerçekleştirilen değerlendirmede:


Konu: 8

Üslup: 5

Özgünlük: 7,5

Akıcılık: 4


puanlarını alan eserin genel ortalaması ise, 6,1 puandır. Eser, türü dikkate alındığında 7 barajının altında kalsa da, konuya ilişkin bilimsel araştırmalar yapmak isteyen okuyucular için kesinlikle incelenmesi gereken kitaplardan birisidir.


(*) : Notlar başlığındaki bütün kısımlar:

TOTEM VE TABU

Yazar: Sigmund Freud

Yayınevi: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları

Baskı: 3. Baskı – Haziran 2021

kapakta kullanılan fotoğraftaki kitaptan alıntı olarak kullanılmıştır.

Comments


bottom of page