YORUMLAR:
James Joyce'un bilinen en değerli eserlerinden olarak yorumlanan Ulysses, okuyucular için bir olay romanından çok daha farklı şekilde değerlendirilmesi gerekmektedir. Burada dikkat edilmesi gereken en önemli unsurlardan birisi ise, kitaptaki bazı karakterler arasında geçen diyaloglar ve bütün diyalogların yazarın sürekli değişen üslup biçemleri ile okuyucuya farklı şekillerde yansıtılmasıdır. Bunun yanında döneme ilişkin toplumsal tahlillerin de yer aldığı eser, takip edilmesi ve odaklanarak okunulması oldukça zordur. Okuyucular için sürekli dikkat dağınıklığına sebep olabilecek anlatım biçemlerinin yanında olay örgüsünün de tam manasıyla dikkat çekmemesi neticesinde durağan bir edebiyat eserini tahlil etmek için uzun bir süreye ihtiyaç duyulduğu aşikardır.
Çevirmenin notlarından da fark edilebileceği üzere Ulysses, birden fazla kez okunarak değerlendirilmesi gereken bir eser olduğunu birçok kişiye hissettiriyor. Fakat bu yönünün olumlu ve değerli olması şeklinde telakki edilebilmesinin yanında roman okuyucuları için birçok cazibesini de kaybettirdiğini dikkate almak gerekir. Öncelikle, yukarıda bahsettiğim özellikleri uyarınca akıcı şekilde okunabilecek bir kitap olmadığı dikkate alındığında birçok okuyucu için ilk okumanın dahi zor olacağı aşikar. Diğer taraftan vermiş olduğu mesajlar ve üsluplardaki farklı yöntemler de okuyucular için birtakım müşküller meydana getirebiliyor. Kullanılan dilin bazı bölümlerde fazla ağdalı olması, bazı yerlerde de yazarın sanki başkasına yazdırmışçasına sokak jargonunu kullanması dikkat çeken bir diğer husus. Ağdalı olan kelimeleri, notlar kısmından sonra özel bir başlıkta merak edenler için paylaşıyorum. Öncelikle bu durum, yazarın gerçek manada dile hakim olduğunu ve birçok üslubu birlikte kullanabilme yeteneğine sahip olduğunu bütün okuyuculara göstermeye fazlasıyla yetiyor. Ancak yazar sanki, bunları dikkate alırken okuyucunun görmek isteyeceği bazı hususlara odaklanmak yerine daha çok kendi yeteneğini göstermek için bu eseri kaleme almış gibi bir izlenim uyandırıyor. Ancak, özellikle çevirmenin de notlarında ifade edildiği üzere, Ulysses'i bir kerede okuyup içindeki mesajları anlamak neredeyse imkansız gibi. Öncelikle eserde yapılan noktalama ve imla hatalarının dahi bir anlamının olduğu ifade ediliyor. Dolayısıyla eser, James Joyce'u anlamak ve onu incelemek için biçilmez bir kaftan. Bunu gerçekleştirmek ve tam anlamıyla eserdeki mesajları idrak edebilmek için de eserin birden fazla kez araştırılıp analiz edilerek okunması gerektiği aşikar. Ancak klasik bir roman okumak ve olaylara kendini kaptırarak etkileyici bir eser okumak isteyen okuyucular içinse yanlış bir adres olarak dikkat edilmesi gereken önemli bir unsur barındırıyor.
Üslup ve diğer konulara değinmek bir yana, notlar bölümünde belirtilen kısımlar ise, yazarın dikkate alınması gereken bazı görüşlerini de ihtiva ediyor. Fakat bu görüşlerin tamamına katılmak hepimiz için mümkün olmayabilir. Örneğin, batılı yazarların ekseriyetinde gözlemlenebileceği üzere, İslamiyet'e ve doğal olarak Türklere karşı takınılan tutum bunun en net noktalarından birisi. Fakat yazarın dikkatle okunularak hayata monte edilmesi gereken birtakım görüşlerinin de takdire şayan olduğunu belirtmek gerekiyor. Özellikle insanın hayat döngüsüne ilişkin kullandığı tahliller, hem dile olan hakimiyetini hem de insan hayatını genel açıdan başarılı bir şekilde değerlendirebilmesi bakımından oldukça etkileyici. Bu sebeple notlar kısmında eklediklerimi, sizin de bu perspektif ve daha fazlası ile değerlendirmeniz için daha fazla yorum yapmadan notlarımı takdirinize bırakıyor ve doğrudan değerlendirmeler aşamasına geçmeyi tercih ediyorum.
NOTLAR (*):
Bütün yüksek makamlarda: Maliyesiyle, matbuatıyla. Bu vaziyet bir milletin zevalinin emareleridir. Temerküz (toplandıkları) ettikleri her yerde. Milletin hayatiyetini silip süpürürler. Senelerdir bunun başımıza geleceğini biliyordum. Adım gibi biliyorum, Yahudi tüccarları şu anda canımızı okumaktadırlar. Koca İngiltere can çekişiyor.
Kadınların kullandığı iğnelerin sayısı inanılmaz. Dikensiz de gül olmaz.
Hukukun düsturudur bu. Masum bir insanın nahak yere mahkum edilmesindense doksan dokuz suçlunun serbest bırakılması daha evladır.
Kent dolusu insan ölür gider, başka kent dolusu insan doğar gelir, ki onlar da ölür giderler: Gelir durur başkaları, ölür giderler. Evler, sıra sıra evler, sokaklar, kilometrelerce kaldırımlar, yığın yığın tuğla, taş. El değiştirirler. Bir sahip gider, başka bir sahip gelir. Ev sahipleri asla ölmez, diyerler (bilinçli tercih ya da baskı hatası). Tahliye kararını aldık da, bir başkası onun yerine geçiverir. Onca altını sayıp gayri menkulü satın alırlar oysa gene de onlardadır olanca altınlar. Bir yerlerden etmişlerdir aşırellezi. Çağlar boyu yıkıp giden kentlerde gömülü. Çöldeki piramitlerde. Kurulan, ekmekle soğan karşılığında. Kölelerin eseri Çin Seddi. Babil.
Soyluluk taslamak için özel yemekler isterler. Bir tariki dünya bir çanak kavatla nefsinin dürtülerini bastırır. Kıvırcık lahana a la duchesse de Parme. İyi ki menüye yazıyorlar da ne yediğini bilmiş olasın diye. Tuzunu biberini fazla kaçırdın mı tadı kaçar. Kendimden biliyorum. Kazlar yağlansın diye kapatıldıkları kafeslerde perişan. Istakozlar canlıyken kaynatılacak. Biraz pparmıcam ppeyniri (yazarın özel olarak yanlış yazması söz konusudur.) alsanız. Lüks bir otelde garsonluk yapmaya hayır diyemem. Bahşişler, şık giysiler, yarı çıplak kadınlar. Size biraz daha pisi balığı filetosundan verebilir miydin?
Deniz kıyısında tatile çıkmış. Sahildeki güzel kızlar. Cildi güneşte yanmış ıstakoz gibi. Kahverengileşmesi için krem sürmeliydi önce. Tereyağlı kızarmış ekmek. Ha o losyonu unutmayım. Ağzına yakın sivilce var. Baş döndürücü yıldızlar. Saçlarını tepesinde toplamış: Yosunlu deniz kabuğu. Kulaklarını yosun saçlarıyla niçin saklarlar? Türklerse ağızlarını niçin? Çarşafın üzerindeki gözleri. Yaşmak. İçeriye giren yolu bul. Bir mağara. İşi olmayanların girmesi yasak.
Müziğin güzelliğini iki kez dinlemeden anlayamazsın.
Karıları evde kilit ardında, yüklükteki iskelet. Müsaadenizle şeyimi takdim edeyim. Sonra ağızlarında bir şeyler gevelerler, nasıl hitap edeceklerini bilemezler karına. Bir adamın en zayıf noktası karısıdır. Gene de kısmet meselesi bu, aşık olmak. Kendi aralarında sırlarının olması. Bir kadın mukayyet olmasa sefil olacak erkekler dolu.
Binaenaleyh, ey insanlar, son durağınız olan ölümünüzü ve kadından doğan her bir kimseyi örtecek olan toprağı aklınızdan çıkarmayın, zira anasının rahminden üryan doğarak gelen ademoğlu sonunda gene geldiği gibi üryan olarak son yolculuğuna çıkacaktır.
Her bir şeyin nihayeti hasılası da muayyen(belirli) bir tarz ve vezinde (ölçüde) o şeyin iptidai (ilkel) ve menşeiyle ahenk içinde bulunacağından naşı (ötürü, -den dolayı), doğumdan itibaren neşvünemayı (gelişmesi) neticeye doğru tabiata muvafık (uygun) bir şekilde inkıraz (son bulma) ve zail olarak (yok olarak) yozlaştırıcı bir istihaleyle (değişimi) nasıl tahakkuk ettiriyorsa, dünyevi mevcudiyetimiz de aynı çok safhalı ahenkle öyle ifa edilir.
Kim utanmak namına ne varsa hepsini kaybettirdiklerinden dolayı kaybedecek başka bir şeyleri kalmamıştır, onun için küstahlıklarıyla paldır küldür ve şerefsiz bir şekilde ricat etmeleri (geri çekilmeleri, kaçmaları) onlar için tek acı lakin çıkar yol olur.
Estetik ile kozmetik kadınlara mahsustur. Ben hakikatten yanayım. Sade bir inan için sade bir hakikat.
Lakin iktisadi, dine dokunmayalım, alanda rahip denince akla yoksulluk geliyor. İspanya'ya dönelim, savaşta gördün işte, girişken Amerika'yla kıyaslanınca. Türkler. İnançlarından dolayı. Zira ölür ölmez dosdoğru cennete gideceklerine inanmasalar daha iyi bir hayat sürmeye çalışırlardı, en azından bence öyle. Sahte iddialarla dünyalıklarını çıkaran bölge papazlarının hokkabazlığı da budur işte.
KELİMELER:
· Mülahaza: Düşünce
· Sertdetmek: İleri sürmek
· Temerküz: Toplanma
· Sefih: Şiddetle tutup çekme
· Muttasıl: Bitişik, yan yana
· Rahiya: Aroma, güzel koku
· İstor: Kanca
· Şose: Taş kırıkları üzerine kum döşenip silindir geçilerek yapılan yol
· Matiz: Sarhoş, sızmış
· Mangiz: Para
· Tefessüh: Bozulma, çürüme, kokuşma
· Gaybubet: Yokluk, bulunmayış
· Nigah: Evlilik
· Meftun: Aşık, tutkun
· Ledünniyat: Allah tarafından hususi vecih üzerine batınan ihsan olunanlar
· Vecih: Güzel, hoş
· Müvezzi: Dağıtıcı
· Mülevvez: Kirli, pis
· Mertek: Kare kesitli kereste
· Mütebaki: Geri kalan
· Heyula: Korkunç hayal
· Filotilla: Küçük gemiler topluluğu
· Mahrek: Yörünge
· Muavede: Geri dönüş
· Tenasüp: Birbirine uyma, yakışma
· İnhina: Eğilme, yay, kavislenme, münhani olma
· Zahir: Açık, belli
· İnkıraz: Batma, çöküş, yok olma, son bulma
· Tezyit: Çoğaltma, artırma
· Tenvir: Işıklandırma, bilgi verme
· Dirahşan: Parlak, parlayan
· Müteallik: İlişkin, ilgili
· Müsavi: Eşit, denk
· Tenasül: Üreme
· Velut: Verimli, doğurgan
· Nafiz: İçe işleyen, çok tesir eden
· Mücehhez: Hazırlıklı
· Mütenevvi: Türlü, muhtelif
· Teverrüm: Verem olma
· İhata: Kuşatmak, çevrelemek
· Rabıta: Bağlantılı
· Tavzih: Açıklama, aydınlatma
· Mebzul: Bol, çok, ucuz
· Müzayaka: Sıkıntı, darlık, parasızlık
· Tahayyür: Beğenip, seçmek
· Matbah: Yemek pişirilen yer
· Muazzep: Acı, sıkıntı, azap çeken
· Gark: Boğulma, suya batma
· Berdevam: Sürmekte olan
· Terennüm: Güzel ve alçak sesle şarkı söyleme
· İlkah: Gebe bırakmak
· Tevdil: Değiştirmek, tağyil etmek
· Tekmil: Tamamlama, bitirme
· Müteneffiz: Nüfuz sahibi
· Naşi: Ötürü, dolayı
· Neşvünema: Gelişme, yetişme
· Zail: Yok olan
· İstihale: Biçim değiştirme
· Tedehhüş: Dehşete düşme
· Besalet: Kahramanlık, cesurluk
· Müttaki: Haramdan ve günahtan çekinen kul
· Temaşa: Hoşlanarak bakma, seyretme
· İnkıraz: Yok olma, çöküş
· Zail: Yok olan, ortadan kalkan
· İstihale: Biçim değiştirme
· Muvafık: Uygun
· Müeddep: Terbiye edilmiş, eğitimli
· Mütebahhir: Derin bilgisi olan
· Tahavvül: Değişkenlik, dönüşüm
· Müşabih: Benzer
· Veçhile: Bu yüzden, bu yönden
· Mihanik: Mekanik
· Mahdum: Erkek evlat
· Encam: İşin sonu
· Muhasip: Sayman
· Tasrih: Açık söyleme, belirtme
· İnhimak: Aşırı düşkünlük
· Derpiş: Aklından geçirme
· Derun: İç
· Mütemayil: İstekli görünen, eğilimli olan
· Tehevvür: Çok kızma
· İttihaz: Soymak, görmek
· Tevellüd: Doğum
· Müstacel: Erken, acele
· İzhar: Belirtme, gösterme
· Taravet: Güzellik, tazelik
· Mesrur: Meramına ermiş
· Tabcil: Yüceltme
· İstiğrak: Dalma, dalınç
· Tenasüh: Ruh göçü
· Hiffet: Hafiflik, hoppalık
· İktiza: Gerekme, gerekli olan
· Muhteriz: Çekingen
· Mutedil: Ilımlı, ılıman
· Muavene: Yardım, yardımcılık
· İctinab: Çekinmek, sakınmak
· İstilzam: Gerektirmek
· Şemail: Dış görünüş, karakter
· Mevsuk: Güvenilir, belgeye dayanan
· Muktesit: Tutumlu
· İstihlak: Tüketim
· Tevcih: Yöneltme, aşama, mevki
· Teşevvüş: Karışıklık
DEĞERLENDİRME:
Konu: Eserin konusu, belli karakterler arasında geçen günlük konular ve onların bazı ilişkilerini ihtiva ediyor.
Üslup: Yazar, yorumlar bölümünde de ifade edildiği üzere, birden fazla üslup çeşidi kullanarak ilk aşamada okuyucuyu afallatıp kafasını karıştırsa da kitabın sonlarına doğru birçok üslubu başarı ile kullanabilmesi ile okuyucu üzerinde ister istemez bir tesir bırakıyor.
Özgünlük: Eserin konusu, herhangi bir özgünlük barındırmasa da, işleniş biçiminin özgün bir tarz ile ele alınması, dikkat edilmesi gereken bir unsur olarak değerlendirilebilir.
Karakter: Eserdeki karakterler, yazarın belirtmek istediği birtakım hususları göstermek için faydalanılan vasıtalardan başka bir önem taşımıyor. Burada asıl amaç; romanlardaki gibi karakter tahlilleri ile olay örgüsünü birleştirmek değil, aksine kitapta belirtilmek ve dikkat çekilmek istenen hususların belirtilmesi için eserin roman kimliğini kaybetmemesi maksadıyla bu mesaj ve unsurların karakterler ile verilmesi. Dolayısıyla karakterler, bu eserde değerlendirilmesi ve dikkat edilmesi gereken ikincil hatta üçüncül unsur olarak karşımıza çıkıyor.
Akıcılık: Eser, farklı üsluplar ile zenginleştirilmeye çalışılan farklı anlatım biçemleri içerse de, akıcı bir roman okumak isteyenler için oldukça durağan ve dikkat dağıtıcı içeriklere sahip. Bu yönden akıcılık, belki de bu eserin en zayıf yönlerinden birisi olarak göze çarpıyor.
Genel: Yukarıda belirtilen kriterler uyarınca 10 üzerinden gerçekleştirilen değerlendirmede:
Konu: 6
Üslup: 9
Özgünlük: 6
Karakter: 7
Akıcılık: 3
puan alan eserin genel ortalaması ise, 6.2 puan olarak dikkat çekiyor. Her ne kadar eser, önceden beri belirtmiş olduğum 7 barajının altında kalsa da, edebiyat eserlerini incelemek ve yazar hakkında birtakım çalışmalar gerçekleştirmek isteyen araştırmacılar için oldukça doğru bir adres olarak değerlendirilmesi gereken klasiklerden birisi olduğunu açıkça gösteriyor.
(*): Notlar başlığındaki bütün kısımlar:
ULYSSES (Kazım Taşkent Klasik Yapıtlar Dizisi)
Yazar: James Joyce
Basım Tarihi: 22. Basım- İstanbul Şubat 2019
Yayınevi: Yapı Kredi Yayınları
kapakta kullanılan fotoğraftaki kitaptan alıntı olarak kullanılmıştır.
Comments